Tarihin doğru yeri

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 10:11
YAZI
A
 Türkiye hesabına negatifler şöyle sıralanıyor:

-Suriye'de üzerine oynadığımız muhalifler netice alamıyor. İran, Rusya, Çin Esed'e destek veriyor. Amerika, Avrupa, Esed'in zulümlerine göz yumuyor. Sınırda PKK inisiyatifinde bir Kürt özerk yapılanması oluşuyor.

-Irak'ta, merkezi hükümetle aramız açık. Maliki İran'a yakın ve Maliki şaşırtıcı biçimde Amerika'nın desteğini alıyor.

-Mısır'da oynadığımız ekip darbe ile devre dışı kaldı. Darbeciler Batı'dan müsamaha gördü. Körfez ülkeleri ve Suudiler Mursi'yi sattı, darbecilere destek yağdırdı. Onlarla ilişkimiz de sarpa sardı.

-İsrail'le problemliyiz. Amerika Filistin'de bizim oynadığımız Hamas'ı devre dışı bırakıp, İsrail'le el Fetih'i bir kere daha buluşturdu.

Bütün bunlardan "Türkiye'nin bölgede yalnızlaştığı" sonucu çıkarılıyor ve tabii ki dış politika yapıcıları (özellikle Davutoğlu) yerden yere vuruluyor.

Bence bu sonuca varırken iki şey ihmal ediliyor:

1- Türkiye dışında tavır belirleyenlerin durduğu yerin doğruluğu, ahlakiliği, tutarlılığı.

2- Bölgenin tarihi süreç içinde varacağı nokta.

Şimdi soralım: 

-Suriye'de Esed yönetimi kalması gereken bir yönetim mi? Hani hiçbir ülkeye, içeride insan haklarını gasp ettiğinde bu onun içişleri olarak kabul edilip müsamaha gösterilemezdi? Yarım asırdır cinayet işleyen bir yönetim var Suriye'de ve Rusya-İran onu destekliyor, Batı da göz yumuyor. Bu doğru mu?

-Irak'ta Maliki'nin diğer grupları komplolarla tasfiye edip yönetimi Şiileştirmesi doğru mu, burada Amerika ile İran'ın politikalarının neredeyse birbirini üretir hale gelmesi Amerika açısından sağlıklı mı?

-Mısır'da darbeciliğe onay vermek, kimseyi utandırmamalı mı? Amerika'nın, Avrupa'nın ikiyüzlülüğüne hiçbir şey denilmemeli mi?

-Suudiler'in ve Körfez ülkelerindeki krallıkların "Bu halk hareketleri bize de gelir" korkusuyla halk iradesinin yükselişini Mısır'da boğma girişimlerini utanç verici bir hamle olarak mı görmeli, Türkiye'yi zora düşüren bir yalnızlaştırma eylemi olarak mı?

-Filistin'de oynanan oyun Amerika'yı mı temize çıkarıyor, İsrail'i, yoksa onlarla on yıllardır oynaşarak gelen ve Filistin'in adım adım işgaline seyirci kalan el Fetih'i mi?

Sürecin varacağı nokta 

İslam coğrafyasında 100 yıllık "anormal" yapı dönüşüyor. 100 yıl önce yenildi bu coğrafya, yere kapaklandı, ardından talan edildi ve bu talan, sistem ve yönetim kadroları halinde ete kemiğe büründü.

100 yıldır bu prangadan kurtulmaya çalışıyoruz.

Olay aslında dini değil.

Ama kurtulma iradesi İslam ile bütünleşince büyük heyecan uyandırıyor ve talancılar bu bütünleşmeyi "tehdit" olarak değerlendiriyorlar. İhvan'a karşılık Suudiler'in "Şeriat yönetimi"ni tercih etmelerini kimse yorumlamıyor.

Ecevit laik bir adamdı ama Irak'ta Amerika ile uyum göstermeyen politikası sebebiyle düşmanlaştırıldı.

Demirel de bilir: Türkiye, pistte havalanma noktasına geldiğinde kafasına vurulur.

Erbakan, D-8 hamlesi sebebiyle süreçte herkesin tamtamları arasında "altta kalanlar" arasına itilmiştir. Aslında Türkiye altta kalanlar zamanını yaşamaya mecbur bırakılmıştır.

Bana göre hükümet tarihin doğru yerinde duruyor. İşi kolay mı, hayır zor. Bedel ödeme riski var mı, olabilir. Ama bu oyunu bozabilirse de, bu coğrafyanın "normalleşme" tarihinde adı altın harflerle yazılır.

Dileyelim, bu ülkenin aydınları tarihin akışını doğru okusun ve doğru yerde dursun.

Erbakan öldüğünde arkasından ağlayan ulusalcı-laiklere baktım da, "Ba'de harabi Basra"dedim.
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları