Mühim olan insanlık

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 10:54
YAZI
A
 O şarkı öyle idi değil mi?

-Paranın ne önemi var, mühim olan insanlık.

Acaba etnik aidiyet insan gibi insan olmanın garantisi mi?

Yazıp duruyorum:

-Türk olsun da çamurdan olsun yok, Kürt olsun da çamurdan olsun yok.

Bilge Köyü katliamını değerlendirirken de yazmıştım:

Aynı ailenin fertleri, üstelik namazda iken kadın çocuk demeden 40 kişiyi kurşuna dizmişti.

Demek bazen aynı kavimden değil, aynı aileden olmak bile yetmiyor.

Üniversite mezunu bir kız, annesini doğrayıp, bavula koyup çöp konteynerine atmıştı geçmişte değil mi?

Gen buluşması bile yetmiyor.

Mardin'deki olay.

Çocukları bile katleden insan dışılık. Yaralı çocuğun kafasına kurşun sıkma vahşeti. Yani resmen soykırım.

Ölenlerin yakınları da, öldürenlerin evlerini yakmışlar içinde insanlar varken...

Bir başka soykırım girişimi.

Ölen de Kürt öldüren de.

Gazetelerin üçüncü sayfalarında böyle, ölenin de öldürenin de Türk olduğu bir vahşet olayına tanıklık edebilirdik.
 
Etnik siyaset insanlık kalitesi için garanti değil

 
İşin özü açık:

Sadece etnik aidiyet insan gibi insan olmanın garantisi değil.

"Kürt siyaseti" yapan arkadaşlar, bakıyorum, çelişik duygular içinde "Bunlar olmamalıydı" diye çırpınıyorlar. Çırpınmalılar çünkü bu işler, etnik siyaset yapmakla insan eksenli siyaset yapmayı cinayet farkıyla birbirinden ayırıyor.

Nereye koyacaksınız şu yaralı bebenin başına kurşun sıkan adamı? Kürt siyasetinin neresine koyacaksınız?

İnsan, insan kalitesi nasıl, mesele o.

Hazreti Peygamber (s.a.) 14 asır evvel, kan davalarını ayakları altına alırken nasıl bir büyük inkılap yapmış, 2013 yılında kan davası yüzünden, o kavgalarda hiç payı bulunmayan bir bebenin başına kurşun sıkıldığını gördüğünüzde daha iyi anlıyorsunuz.

En temel gerçek budur:

-Arap'ın Arap olmayana üstünlüğü yoktur.

Arap'ın içinden Ebubekir de çıkar Ebu Cehil de...

İnsanlık farkı çıkar yani.

Mardin'deki olaya bakıp, benzerlerine bakıp, işin Türk-Kürt statü farklılaşmasından çok öte bir şey olduğunu görmek gerekiyor.

Evet, devlet nezdinde en küçük bir ayrım da insani değildir ama insanlık planında bakıldığında asıl meselenin insanlık kalitesinde seviye kazanmak olduğunu unutmamak lazım.

Bu alanda problemimiz var mı, evet var.
 
Başka bir T.C.

 
Evvelki hafta Ayşe Arman'ın bir yazısının başlığını okumuş ve hayret etmiştim. Başlık şöyleydi:"Tecavüz cumhuriyetini yaşıyoruz." Bilmem kaç kişinin tecavüzüne uğrayan çocuk yaştaki bir kızın avukatının sözüydü bu. Tecavüz edenlerden 18'i de 18 yaşın altında, yani hukuken "çocuk"kabul edilen insanlardan oluşmaktaydı. Anlaşılan avukat hanım, "T.C."yi "Tecavüz Cumhuriyeti" diye nitelendirmişti.

Bu ifade Hürriyet'te, Ayşe Arman'ın sütununda yayınlanınca "Cumhuriyetçilik adına" kimsenin kanına dokunmamıştı.

İşin bir tarafı o ama gelin görün ki, defalarca tecavüze uğrayan da "çocuk"tu, tecavüz edenlerin önemli bir kısmı da "çocuk", üstelik aynı okullarda okuyan "çocuk"lardı.

Bebelerden katil de üretiyoruz, tecavüzcü de...

Anneler, babalar, devlet, Milli Eğitim Bakanlığı yani bu ülkede "insanın kişilik kalitesi"nden sorumlu her kim varsa, Türk-Kürt, Türkçe-Kürtçe, insanlığı öğretelim gelin.

Türkçe'yi Kürtçe'yi öğrenmek, onunla eğitim yapmaktan önce, neyin öğrenileceğinde, neyin eğitiminin verileceğinde anlaşalım.

Tecavüzcü çocuk (!) Türk olmuş Kürt olmuş ne yazar!

 Bebenin başına kurşun sıkan adam Türk olmuş Kürt olmuş ne yazar!

Ne dersiniz Sayın Demirtaş, Sayın Bahçeli?
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları