Diyarbakır güzelliği: Yaşasın kardeşlik!

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 10:53
YAZI
A
 Sykes-Picot olsa da olmazlaşabilir.

Avrupa'da sınırlar var ama gümrük yok.

Bizim coğrafyamızda bu, çok daha derin bir bütünleşme ikliminde var olabilir.

Yani mesela Tavaf'taki birliktelik gibi, Arafat'taki birliktelik gibi.

Ama Sykes-Picot sınırları çizmiş, biz kıran kırana vuruşur olmuşuz.

Diyarbakır, bana göre tam da Abdullah Gül'ün, Tayyip Erdoğan'ın, Ahmet Davutoğlu'nun yüreğindeki İslam dünyası ufkunun ete kemiğe bürünmesi. Sıfır sorunun somutlaşmış hali.

Kalplerimizdeki Sykes-Picot tortularını atabilirsek, bir yürek arınmasının sonucunda her birimiz bu coğrafyanın çocuğu olabilirsek, her yer dünkü Diyarbakır olacaktır, bunda şüphe yok.

Manzaraya bakın:

300 gelin, 300 damat. Bilinmiyor kaç gelin Kürt kaç gelin Türk. Sevmişse Türk Kürt'ü kim engel olabilir ki gönül gönüle buluşmalarına?

Cıvıl cıvıl bayramlık-düğünlük elbiselerini giymiş binlerce Kürt-Türk kadını. Babalar, anneler, bacılar, kardeşler... Cıvıl cıvıl çocuklar.

Ya da Diyarbakır'da bir meydan. Bayrak bayrak coşuyor.

Onların arasında Türkiye'nin Başbakanı. Kuzey Irak Kürt yönetiminin lideri.

Yüzler gülüyor.

Erbil'den selam geliyor Diyarbakır'a, Diyarbakır'dan selam gönderiliyor Erbil'e...

Bağdat'a da selam gider buralardan, Kahire'ye, Şam'a, mükerrem Mekke-münevver Medine'ye de...
Sykes-Picot yüreklerde olmasın yeter ki.

Türk Başbakan, Kürt Başkan, terör tuzağında can vermiş bir gencin arkasından ağlamak için oluşturulan bir yas töreninde buluşmuyorlar artık, düğün bu, bayram bu.
 
"Ağlama anne barış geliyor" 
 
Az sonra iki Kürt sanatçı çıkıyor platforma. Yıllardır Türkiye'nin dışında yaşayan Şivan Perwer ve İbrahim Tatlıses. Tatlıses henüz sahneye çıkacak kadar iyileşmemiş ama bu memleket şenliğine katılmayı şeref biliyor ve çıkıyor oraya. Sonra gürül gürül barış şarkıları...

Ağlama anne ağlama, ağlama baba ağlama barış geliyor.

Fark niye, dediler. Türk, Kürt, Laz, Çerkez fark niye?

Onlar sahneye çıkıyor ve kıyamet kopuyor.

Bu, sevinç çığlıklarının oluşturduğu bir kıyamet. Zılgıtlar, zılgıtlar.

Her günün böyle olsun Diyarbakır sözleri dökülüyor dillerinizden. Şırnak, Şemdinli, Çukurca, Van, Cizre... Her gününüz böyle olsun.

Her gününüz böyle olsun Hasan, Hüseyin, Abdurrahman, Selahaddin, Ayşe, Rojda, Pervin...

Ağıt yakmayın artık, zılgıt çekin.

Başbakan açılışlar yapıyor. Tam 1300 kuruluşun açılışı. Ankara Doğu-Güneydoğu'nun, Kürt vatandaşlarının düğünlerine katılıyor, onların dünyasında hizmet hamleleriyle var oluyor.

Bu Diyarbakır manzarası Kürt siyasetinin bir ayağında huzursuzluğa yol açtı.

Neredeyse Barzani'nin üstünü çizecek oldu birileri. Barzani'nin Kürtlüğünün üstünü çizmek gibi bir his yaşadılar!

Gerek yok bütün bunlara. Gerek yok olduğunu belki kısa süre sonra anladılar ve Başbakan'ın elinden tuttular.
 
Yaşasın, yaşasın, yaşasın!
 
Meydanda Barzani çıktı kürsüye:

Barışı söyledi. "Yaşasın Türkler'in ve Kürtler'in kardeşliği. Yaşasın barış. Yaşasın özgürlük" dedi.

Az sonra Başbakan çıktı kürsüye:

Barışı söyledi.

"Selam sana Diyarbakır" diye seslendi. "Barışın şehri... Kardeşliğin şehri. Biz Diyarbakır'la yol arkadaşı değiliz, kader arkadaşıyız. Biz Diyarbakır'la mahşere kadar beraberiz. Zülküf Peygamber hatırına, Elyesea Peygamber hatırına, Diyarbakır'da yatan sahabe-i kiram ve evliyaullah hatırına kardeşliğimiz daim olsun." 

Doğu-Güneydoğu Anadolu'da yeni bir tek parti iktidarı heveslerine işaret etti. Buna imkan vermeyeceğiz. Dağlardan inilecek, cezaevleri boşalacak, hiç şüpheniz olmasın dedi.

Gözlerin yaşandığı başka bir iklim yaşandı dün Diyarbakır'da...

Çözüm süreci içinde dün Diyarbakır, Türk-Kürt kardeşliğinde yepyeni bir duygu sağanağına mazhar oldu.

Erdoğan dün Barzani'nin elinden daha bir kardeşane tuttu. Bunun, kısa-uzun bütün zamanlarda barışa büyük ivme kazandıracağı muhakkak.
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları