İmam hatip meselesi öyle mi?

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 12:14
YAZI
A
 40 yıl düşünsem, imam hatip-dershane ilişkisine dair bir yorumda, Zaman'dan Mümtazer Türköne ile Milliyet'tenMehmet Tezkan'ın aynı çizgide buluşacağı aklıma gelmezdi. Buluşmuşlar. (mtezkan@milliyet.com.tr, m.turkone@zaman.com.tr)

Şöyle buluşmuşlar:

Hükümet, bütün yatırımını imam hatiplere yapmak istemekteymiş, ama imam hatiplerin kalitesi düşükmüş, dolayısıyla üniversiteleri kazanamıyorlarmış, dershaneler ise başka öğrencilerin üniversiteyi kazanmalarına imkân sağlıyormuş, hükümet dershaneleri kapatarak, üniversite kapısında öğrencileri, imam hatip seviyesinde birleştirmiş olmaktaymış!
Müthiş.
 
Dehşet ifadeler
 
Bu dehşeti, Türköne'nin yazısından yapacağım alıntılar daha bir ortaya koyacaktır, bakınız:

"...Hükümet bu okulların (İHL'leri kastediyor. A.T.) önünü açmak için özel bir çaba harcıyor. Yalnız harcadıkları çaba yetmiyor. Birbiriyle bağlantılı iki açmazları var: Birincisi bu okullarda eğitim kalitesi çok düşük, ikincisi talep yok. Mevcut şartlarda bu okulların diğerleriyle rekabet etme şansı da pek yok. Zira yoğun din eğitiminden azade olarak matematik-fizik gibi alanlara yoğunlaşanlar yarışta kendiliğinden daha avantajlı hale geliyor. Şayet dershaneler kapatılır ve eğitim okul duvarları arasına sıkıştırılırsa otomatik olarak imam hatipler eşit rekabet şartlarına kavuşmuş olacaklar. Mesele bu kadar basit mi? Elbette değil; ama bu muhakeme dershanelerin kapatılması konusunda 'imam hatip camiası'nı ve bu camianın en önde gelen temsilcilerinden biri sıfatıyla Başbakan'ı ikna etmiş görünüyor.

Türkiye'nin yeni kuşak elitleri artık imam hatip mezunları değiller. İmam hatipler hüzünlü, acılı, meşakkatli hatıralardan ibaretler. Artık sadece nostaljik duyguları tatmin edebilirler; Türkiye'nin gelecek beklentilerini değil.

İmam hatipleri koruyup gözetecek tedbirleri buyurun alın; ama diğerlerinin önünü kesmeyi bir ön şarta dönüştürürseniz, telafisi mümkün olmayan bir tahribata yol açarsınız.

İmam hatipleri hayırla ve saygıyla yâd ediyoruz; ama hepsi bu kadar. Bugün din eğitimini devletin buz gibi soğuk ellerine mahkûm edecek her teşebbüs gelecek nesillere yapılacak en büyük kötülüğe dönüşecektir."

Bu yazı Zaman'da çıkıyor.

Böyle bir yazının, Başbakan'dan öte imam hatip camiasında nasıl bir tepki doğuracağını tahmin etmek zor değil.

Yine böyle bir yazının, Hizmet Camiası'na, bir imam hatip karşıtlığı yükü taşıtacağını anlamak da zor değil.

Hizmet camiası ile ilgili böyle bir algının 28 Şubat döneminde İHL'lere karşı operasyon yapıldığı zaman camianın tepkisiz kalmasını hatıra getireceğini tahmin etmek de zor değil.
 
Hizmete ödetilen bedel
 
Ben, şu anda Hizmet Camiası'nın imam hatipler konusunda özel bir duyarlılık geliştirdiğini, okullar bünyesinde özel çalışma yaptığını, benzeri bir çalışmanın ilahiyatlar bünyesinde yapıldığını, İlahiyat öğrencilerine VIP yurtlar tahsis edildiğini, Fatih Üniversitesi'nin bir İslami İlimler Bölümü açtığını, hedefin uluslararası ölçekte ilahiyatçı yetiştirmek olduğunu biliyorum.

Dershane tartışmasını getirip, Hizmet Camiası ile imam hatipler arasındaki ilişkiyi sabote edecek bir çerçeveye oturtmak... Böyle bir misyon Mümtazer Bey'e düşüyor mu, doğrusu anlamadım. Acaba böyle bir tavır üstlenirken, Zaman üzerinden Hizmet Camiası'na da bir bedel ödettiğini dikkate almış mıdır?

Ben, Muhterem Hocaefendi'nin bu yazıyı nasıl okuduğunu bilmek isterdim.

Mehmet Tezkan'ın bu minvaldeki değerlendirmeleri üzerine bir şey demedim. Ne diyeyim. Ona yakışır. Onun da misyonu o. Ben Mümtazer Bey'i tanıyamadım, ona sitem ettim.
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları