Osman Gazi-Said Nursi

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 08:25
YAZI
A
 Niğde-Aksaray yolunda bir beldede, kahvehanededuraklıyoruz. Bir vatandaş konuşuyor:

-Oğlum asker olarak Hakkâri'ye gitti. Askerliği süresince yüreğimiz ağzımızda bekledik. Her telefonu açarken içimiz titredi. İnsanlar, çocuklarının Doğu-Güneydoğu'ya asker olarak gitmesinden korkarlardı. Bitsin bu kan akışı.

Bizleri takip eden gazetecilerden birisi, bir süre sonra geliyor, öfkeli bir hali var:
-Korkuyoruz, dedi oradaki vatandaş. Oysa bizim insanımız hiçbir şeyden korkmaz. O sözlerin o bölümünü haberden çıkaralım.

Nasıl? Nasıl bir gazeteci mantığı?

İçinde bir kişilik tipi oluşturmuş, o şablona uymayan insanı yontacak. Ana, baba, kardeş fark etmiyor, duyguları bile yont, senin tornana uygun bir donmuş tip çıksın ortaya.

Şehit annelerini anlamak

Eminim birileri en çok şehit anne babalarının "Bu iş bitsin artık, başka anne babalar acı yaşamasın" demelerine şaşırıyorlardır. "Şehitlik çok yüce bir rütbe" diyor onlar "Ama evlat acısı da dayanılır gibi değil. Allah hiç kimsenin başına vermesin."
Bundan daha insani ne olabilir?

Hatırlıyorum, Uhud'da birçok şehit verildi, Peygamberimiz'in amcası Hazreti Hamza da şehitler arasındaydı. Onlar Kur'an'ın "şehitler ölmez" müjdesini en iyi bilen insanlardı ama şehitleri için yine de içleri yandı. Medine'de ağıtlar yakıldı şehitler için. Bu arada Hazreti Peygamber'in (s.a.) iç yangını ile "Hamza'nın ağlayanı yok" dediğini, bunun üzerine diğer Medineliler'in Hazreti Hamza'nın evine gidip, ailenin acısını paylaştığını biliyorum.

Şehitlik anne yüreğini ortadan kaldırmıyor ve o anne yüreği, sadece "Bu iş bitsin, başka yürekler yanmasın" diyor.

Buna Aksaray'da da şahit olduk. Çoban babanın oğluydu Fatih Arıkan, Çukurca'da şehit düştü, ana baba yüreğine ateş düştü, gittik ziyaret ettik, acı bitmiyordu, gözlere yaş doluyordu ve "Bu iş bitsin" diyorlardı tüm politikalardan azade bir ruh ile.

"Bu iş bitsin"in anlamını genç evladını toprağa verenlere bakıp anlamak gerekiyor.

Türklük ve Kürtlük kriteri

40 Kürt köyünün bulunduğu ve herkesin "Huzur içinde yaşıyoruz" cümlesinin altını çizdiği Aksaray'da sivil toplum kuruluşu ve inanç önderlerinin katıldığı bir toplantı. Dua, destek, kaygı, eleştiri her şey var ve tamamı son derece huzurlu bir ortamda.

En çok alkış alan konuşmayı Ahmet Yar isimli bir Kürt vatandaşımız yapıyor.
Dediği şu:

-Ben Said Nursi gibi Kürt, Osman Gazi gibi Türk olmaktan şeref duyarım.
Ahmet Yar, bunun negatif kısmını da söyledi ama ben buraya almak istemiyorum.
Bir "insanlık ve erdem kriteri" koymuş oluyordu bu sözleriyle Ahmet Yar.

Çok etnisite konuşuluyor gerçekte, çok Türk-Kürt vurgusu yapılıyor ama aslında, her birimiz, Türk'ten veya Kürt'ten gelecek "olumsuz" davranışları onaylamak gibi bir tavır içinde olmayız.

Ben de dedim orada, "Eşini 21 yerden bıçaklayan şahıs Türk olsa ne yazar Kürt olsa ne yazar, Bilge köyünde kendi akrabalarından 44'ünü, üstelik namazda iken kalaşnikoflarla tarayan adam Kürt olsa ne yazar Türk olsa ne yazar! Hangimiz "Türk olsun da çamurdan olsun ya da Kürt olsun da çamurdan olsun" der?" 

Ahmet Yar, "Akil İnsanlar"a yönelik saldırılarla ilgili olarak da bir söz söyledi. İlginçti. Dedi ki:
-Burada karşımızda generaller dizilseydi, hepimiz hazır olda hizaya geçerdik. Bu sivil yapılara haksızlık yapmamalıyız. Bu söze ne denebilir ki?
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları