Öcalan: Davutoğlu'nun diliyle

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 08:58
YAZI
A
 19 Mart tarihli, "Davutoğlu'nun ufku içinde" başlıklı yazım şu soru ile bitiyordu:

"Aklıma gelen soru şu:

-Acaba barış sürecinde etkin bir aktör olarak devreye giren Öcalan, bu vizyonu anlayabildi, daha ötede içselleştirebildi mi? Sadece "Ah keşke" diyebiliyorum."

Dün Diyarbakır'da okunan Öcalan mesajı, sanki ana gövdesi ileDavutoğlu'nun kaleminden çıkmış gibiydi. Bu sözlerin sadece"samimiyet" boyutu sorgulanabilir, ki onu da şimdi yapmak istemem. Mesajın "Silahları bırakın ve sınır dışına çıkın" kısmı ise çok netti. Şunları not ettim Öcalan'ın mesajından:

"Ortadoğu halkları savaşlardan yorulmuştur.

Bugün yeni bir Türkiye'ye, yeni bir Ortadoğu'ya uyanıyoruz.

Bugün yeni bir süreç başlıyor.

Arap, Fars, Türk ve Kürt halkına birbirini boğazlatmaya çalıştılar. Savaş ve kirli düzene artık yeter diyoruz.

Silah değil siyaset öne çıksın.

Dicle ve Fırat nehri Sakarya ve Meriç'in kardeşidir. Cudi ve Gabar dağı Kaçkar ve Erciyes'in dostudur.

Beni dikkatle dinleyenler, bugün yeni bir dönem başlıyor. Demokratik haklar, özgürlük ve eşitlik dönemi başlıyor.

3 peygamberin mesajı ile

Artık silahlar sussun. Türk halkı ve Kürt halkının akan kanı duracak. Silah değil siyaset işleyecek.

Silahları bırakın ve sınır dışına çıkın.

Silahlı mücadeleden demokratik mücadeleye geçiş yapıyoruz.

Misak-ı Milli sınırları içerisinde Kürtler parçalandı.

Yeni bir model kurmayı amaçlıyoruz.

Bu modelin yaratılmasının öncüsü yine Mezopotamya halklarıdır.

Hep birlikte demokratik ve modern bir sistem kuralım...

Tüm renkler demokratik modernite sistemi içinde yerini alsın.

1921'de Meclis'i birlikte kurdular.

Türk ve Kürt halkı Çanakkale'de birlikte şehit oldu.

Bu dönem helalleşme dönemidir.

Zaman savaşın ya da çatışmanın zamanı değildir. Zaman ittifak ve birbirine sarılmanın helal etmenin zamanıdır.

Saygıdeğer Türkiye halkı, bugün kadim Anadolu'yu Türkiye olarak yaşayan Türk halkı bilmeli ki, Kürtler'le bin yıla yakın İslam bayrağı altındaki ortak yaşamları, kardeşlik ve dayanışma hukukuna dayanmaktadır.

Bana güvenenler sürecin hassasiyetini sonuna kadar göz önünde bulundursun.

Selam bu sürece destek verenlere ve demokratik çözüm ile barışa destek verenlere.

Ötekileştirme politikaları karşısında kardeşliği ve halkların birliğini kuracağız.

Ortadoğu halkları kökleri üzerinden yeniden doğmak ve ayağa kalkmak istiyorlar. Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed'in mesajlarındaki hakikatler bugün yeni müjdelerle harekete geçiyor. İnsanoğlu kaybettiklerini geri kazanmaya çalışıyor."

Barış, sadece barış

Mesajda tabii ki, kendi tabanını sürece ikna etme çabası var. Mezopotamya ekseni "Türkiye Kürtler'le büyür" söylemine denk düşen bir yaklaşım ve nasıllığı üzerine çok şey söylenebilir. Ben, dünkü yazımın başlığında yer alan "Ben korkuyorum" duygusundan daha rahatım.

Rahatlığımın bir sebebi de, Diyarbakır'da Nevruz meydanında toplanan insanların, çözümün içeriğinden çok daha yoğun biçimde "barış"a odaklanmış olmalarıdır. Barış talebi nerede ise Öcalan'ı bile aşmış bir gerçeklik olmuştu.

İnsanlar, genç bedenlerin toprağa düşmesinden hadi Öcalan'ın ifadesiyle söyleyelim ziyadesiyle"yorulmuş" durumdalar. Urfa'dan gelen "anneler" mesajı da, "barış, barış" diyordu. Meydandan verilen notlarda da, kadınların Kur'an cüzleri getirip, orada barış için hatim indirdikleri bilgisi vardı. Bir deTayyip Erdoğan'a dua. Türkiye ana yatağını buluyor. Türk'ü ve Kürt'ü ile...
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları