Vicdan ve iz'an kaybolmadıkça...

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 03:14
YAZI
A
 "ABD ve Rusya'nın Suriye'deki kimyasal silahlara dair anlaşması, Türkiye'de ve dışarıda pek çok kişice bölgede savaşı önlemeye yönelik olumlu adım ve cesur girişim olarak memnuniyetle karşılandı. Bense tümüyle zıt görüşteyim. 
 
Açık konuşmak gerekirse, anlaşmayı destekleyenlerin ya derinden ikiyüzlü ya tehlikeli boyutta naif ya da en basitinden, kanlı bir diktatörün halkına karşı yürüttüğü savaşın şimdiden 100 binden fazla insanın canını aldığı Suriye'deki durumdan bihaber olduğunu düşünüyorum."
 
Bu ifadeleri Zaman'dan Joost Lagendijk'tan aldım.
 
Özellikle ikinci paragrafta Amerika ve Rusya arasındaki anlaşmayı destekleyenler için söylenen"ya derinden ikiyüzlü ya tehlikeli boyutta naif ya da en basitinden Suriye'deki durumdan bihaber" tanımlamalarına dikkatinizi çekerim.

Bu tanımlamalar ne kadar insanı kapsıyor Türkiye'de ve dünyada?

Dünkü yazımda Putin'in "barışı kurtaran adam" diye nitelenmesine isyanımı dile getirmiştim.

İşte Lagendijk'ın sütununda bu isyana ortaklık eden bir yazıyı okuduğum için, "İyi ki birilerinde vicdan kalmış" diye mutluluk duyuyorum.
 
Utanç verici duruşlar
 
Genel olarak AK Parti iktidarına, daha özel olarak Ahmet Davutoğlu'nun dış politika perspektifine karşı olduğu için, işi "Türkiye karşıtlığı"na kadar vardıran, negatif gelişmelerin üzerine atlayan ve bütün hakikatlerin üzerine şal örtmeyi tercih eden çevreleri gördükçe, insanlık adına duyduğunuz utanç katmerlenirken, hakikati görebilen birkaç göz, mutlu olmaya yetiyor.

Bir yazar, mesela Davutoğlu'nu eleştirecek, söze nasıl başlamasını beklersiniz? "Osmanlı meraklısı Ahmet Davutoğlu" diye başlıyor, "Tam bir şahin" diye bitiriyor. Bunlar "güncel"yargılar değil, önceden pişirilmiş sözler. Bitirmişsiniz gözünüzde Davutoğlu'nu ve hep vuracak bir gerekçe arıyorsunuz, üretiyorsunuz. Bu ifadeleri Yalçın Doğan'ın Hürriyet'teki yazısından aldım. Allah için, Suriye helikopterinin düşürülmesi olayında, Türkiye adına bir gerekçe ara, yooo, onu aramıyor, "Osmanlı meraklısı tam bir şahin" dedi ya, onu besleyecek malzeme üretmesi lazım,"Fırsat budur düşür helikopteri" başlıklı yazısında helikopterin düşürülmesini "fırsatçılık"olarak niteliyor. Suriye Dışişleri Bakanlığı sözcüsü nasıl açıklama yaptı bu olayla ilgili acaba?

Bizim medyamızda pek çok dış politika yazarı var. Ama bakıyorum birçoğu, mesela şu sıcak olayda, Amerika-Rusya'nın diplomatik satış-pazarlama ağına düşmüş durumda.

Onun için Lagendijk'ın paragrafını bir vicdan ve iz'an numunesi olarak gördüm.
 
İnsanlık kaybedecek mi?
 
Amerika-Rusya uzlaşması, Türkiye'nin politikalarını olumsuz etkiledi mi? Tabii ki!

Ama bu Türk dış politikasının haksızlığını değil, dünyada büyük güçlerin yürüttüğü politikanın vicdan ve iz'an pörsümesini ortaya koyuyor sadece.

Amerika, 100 bini aşkın insanın ölümünü görmemekle, Rusya Esed'in cinayetlerine arka çıkmakla, başka bazı ülkeler ve onların dümen suyunda yorum üreten dış politika yazarları, think-tankları, 4 milyona yakın insanın evini-yurdunu terk etmiş olmasına kör-sağır-dilsiz kalmakla, insani planda yargılanmamalı mı?

İnsanlığı savunmak sadece Türkiye'ye kaldığı için, oturup dizlerimizi mi dövmeliyiz?

Yoksa, "Biz ne yapıp edip bu iktidarı içeriden hamlelerle deviremedik, acaba dışarısı çökertebilir mi" gibi umutlar mı üretilmeli?
 
Ne denir?
 
Hakikatin eninde sonunda ortaya çıkmak gibi bir özelliği vardır!
 
Türkiye'nin insanlığı önceleyen, ahlakı önceleyen politikası er geç kazanacaktır.
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları