Cinleri dağıtmak zor iş

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 03:51
YAZI
A
 Fransa'da üçlü cinayet. Şifre ile girilen ya da içeriden açılmadan girilmeyen bir yerde, susturuculu silahlarla biri PKK'nın tepe isimlerinden 3 kadının katledilmesi.

Hemen herkesin uzlaştığı nokta, büyük bir ihtimalle, katiller ya kapının şifresini biliyorlardı ya da içeridekilerin tanıdıkları idi ve içeri onların izni ile girmişlerdi.

Örgüt içi infazdan yabancı istihbarat kuruluşlarına kadar bir yığın katil adayından bahsediliyor.
Peşin olarak "Hepsi mümkün" demekten başka çare yok.

Hepsi mümkün çünkü bu tür yapılarda hepsi olur, hele örgütün adı PKK ise daha çok olur.
Bugüne kadar, örgüt içinde tepe noktalarında sayısız adam, mesela "Öcalan'a yan baktın" gerekçesiyle katledilmiş. Sakine Cansız'ın nişanlısı Mehmet Şener de böyle katledilmiş.

Müthiş bir para trafiği var. Uyuşturucu kaçakçılığı, silah kaçakçılığı trafiği var. Bunları sorunsuz yönetmek kolay mı?

Avrupa'da hem "terör örgütü" olarak kabul edileceksiniz hem uyuşturucu trafiğinde rol alacaksınız hem haraç toplayacaksınız, dağa silah parası göndereceksiniz ve bunları hiçbir istihbarat örgütüne takılmadan yapacaksınız.

Fransa'da terör örgütü mensuplarının hem de liderlik seviyesinde istihbarat örgütü ile el ele tutuştuğu, bizzat mahkeme ortamında faş edildi. Fransız istihbaratı mesela uyuşturucudan yakalanan bir örgüt mensubunu kurtarıp, Kuzey Irak'a kaçırmış.

Babasının hayrına mı yapmış bunu?
İstihbarat kuruluşlarıyla böylesine iç içe girerseniz yolunuz kana da çıkar, infaza da.
PKK, 29 yıldır silahlı terörün içinde.

Dağda binlerce insanı barındırıyor, silahlandırıyor ve Türkiye'ye karşı savaşa sokuyor.
Bunu Ortadoğu gibi deyim yerindeyse atın izinin itin izine karıştığı bir coğrafyada nasıl yapıyor?
Tabii ki, kimi Türkiye'ye dost gibi davranan bazı ülkelerin koruması, kollaması ve ikmal hizmetinde bulunması ile...

Suriye, İsrail, İran ilk akla gelenler.
Bir ara Yunanistan öyle bir rol üstlendi.
Bir ara Rusya o işi yaptı.

Avrupa ülkelerinin koruması-kollaması zaten biliniyor.
Sakine Cansız'ın tüm dosyası sadece birkaç saat içinde medyaya yansıyabildi.
Neden?

Çünkü dosya hemen bütün istihbarat kurumlarının arşivinde bulunuyordu.
Taa WikiLeaks belgelerinde bile yer almış Sakine Cansız dosyası.

Paris'in göbeğinde bir terör örgütü temsilcisinin, Fransız istihbaratının gözetimi dışında olması mümkün mü?

Daha ötede Kürt Enformasyon Merkezi'nin tüm giren çıkanlarıyla gözetim altında olmaması mümkün mü?

Bizde polis, birçok cinayeti, gaspı, yasa dışı işi, MOBESE kameralarının tespiti ile çözüyor.

Yoksa Fransa'ya henüz MOBESE gelmedi mi?

Yoksa Fransızlar, PKK'ya hem terör örgütü deyip hem de kol kanat mı gerdiler?

Her şeyin akla gelmesi tabii ki mümkün.

Sakine CansızFidan Doğan ve Leyla Söylemez... 

Paris'teki üç kurban.
"Silahların bıraktırılması" yani terörün bitirilmesi sürecinde, silahların bir kere daha konuşması ve neredeyse PKK'nın bütün bağlantılarını hatıra getirecek bir hesaplaşmanın fitilini ateşlemesi.
O kadar çok şüpheli var ki işin içinde.

Bundan böyle herkesin arkasını kollaması gerekiyor.
Bu işlerde vefanın adı yoktur. Kıran kırana gider bu işler.
Kemal Tahir Cumhuriyet'in ilk yıllarında tepe kadrolarındaki mücadeleyi anlatırken der: "Kurtlukta düşeni yemek kanundur." 

Öcalan, başına cinleri toplamış. Şimdi dağıtmak kolay olmuyor. Kurt kanunu işleyecek.
Barışı ararken, yani silahlara veda ederken; bakalım nasıl düşüşlere tanıklık edeceğiz ve kimler kimleri yiyecek?
Ve arkadan nasıl dramatik hikayeler yazılacak?
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları