Başbakan'ın son sözü

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 04:09
YAZI
A
 Başbakan belli ki kamuoyunda, sürece ilişkin bazı tereddütler oluştuğunu düşünüyor ve onları gidermeye çalışıyor.

Şu sözlerin böyle bir kaygıdan kaynaklandığı açık:

"Şehit aileleri ve gazilerimiz asla tedirgin olmasın. Şehitlerimizin ruhunu muazzep edecek, kemiklerini sızlatacak bir girişimin içinde bulunmamız mümkün değil. Şehitlerimiz hangi yoldaysa biz de o yoldayız.

Bu süreçte biz hiçbir taviz vermeyiz. Terörle mücadeleden hiçbir şekilde geri adım atmadık, atmayız. Milletin değerleriyle örtüşmeyecek hiçbir girişimin içinde olmayız. Aziz milletimden biz sadece dua bekliyoruz.
Bu süreçte en son sözü milletimizle birlikte, milletimiz adına biz söyleriz. Biz son sözü söyleyinceye ve son noktayı koyuncaya kadar, ortada dolaşan her belge, bilgi, dedikodudan, söylentiden, ham hayalden öteye geçmez.''

Ben, son paragraftaki "Son sözü biz söyleriz" ifadesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Şunu anlıyorum: Süreçte farklı odaklardan çok farklı sözler çıkabilir. Talepler, temenniler, şu bu olabilir. Ama ipin ucu bizim elimizde ve süreç bizim öngördüğümüzün dışında bir yere varmaz. Öcalan möcalan devreye sokulur ama son söz bize aittir. Süreci devam ettirmek de bizim irademizdir, sürece yön vermek de.

Zaafa düşürmek istemez

Erdoğan bunları, İmralı tutanaklarının kamuoyuna yansımasından ve onun, süreçle ilgili kuşkulara yol açabileceği ihtimalinin ortaya çıkmasından sonra söylüyor.

Muhtemelen muhalefetin, özellikle MHP'nin söyleminin AK Parti'nin geçişli muhafazakar-milliyetçi tabanında karşılık bulduğu endişesini taşıyor. Onun için "milliyetçilik"le ilgili sözlerine "ırkçılığın kastedildiği"şerhini düşüyor, ayrıca "müspet milliyetçilik" gibi bir sahiplenmeye yöneliyor.

Ben şundan eminim:

Tayyip Erdoğan, sonuçta Türkiye'yi zaafa uğratacak bir sürecin parçası olmayı asla ve kat'a istemez. Bu ülkeyi daha belki 10 yıl yönetmeye talip bir adam, 10 yıldan beri büyütmek, yüceltmek için canını dişine taktığı bir ülkenin zaafa düşmesini ister mi? Bunu düşünmek bile akla ziyandır.
Ama bazen, süreci başlatır ama kontrol edemez duruma düşebilirsiniz.
Bu coğrafyada kaygan zemin de bir gerçekliktir.
Mesela Suriye'de işler, herhalde, hesaplananın çok ötesinde bir noktaya varmıştır.
Türkiye'nin büyüme, yücelme stratejisinin kimi yerlerde çomaklanması ihtimali yok mudur?

Başkanlık önerisinden vazgeçebilir

Bunlar Erdoğan'ı tökezletir mi?
Bunun olmaması için de olağanüstü duyarlılık gerekiyor. Belki de o açıdan, kamuoyunda yankı bulan kimi rezervleri önemsemek lazım.
Süreç, Başbakan'ın gövdesini taşın altına koyduğu, zehir içmeyi göze aldığı bir süreç. Çünkü Türkiye'nin ayağındaki prangaların sökülmesi söz konusu.
Bir yerde bana soruldu:
-İmralı tutanakları süreci nasıl etkiler?
Dedim ki:
-Tutanaklar, muhalefete, Başkanlık projesi etrafında bir "Al gülüm ver gülüm" malzemesi sunuyor.Öcalan'ın "Başkanlığı destekleriz" ifadesi, bunun etrafında bir pazarlık olacağı ve Tayyip Erdoğan'ın"Başkanlık" için taviz vereceği propagandasını doğuruyor. MHP'nin hemen bütün propagandası bunun üzerine kurulu. Ben Başbakan'ın, Türkiye'nin menfaati söz konusu olduğunda asla böyle bir pazarlığa gireceğini düşünmem. Bilmem, belki de onun şövalyelik damarı tutacak ve "Başkanlık pazarlığından mı söz ediyorsunuz, işte o önerimizden de vazgeçiyoruz, bütün dileğimiz terörü bitirmek, kardeşliği inşa etmek ve Türkiye'yi kanatlandırmak" diyecektir. Neden olmasın? Başbakan Diyet'i okumuştur.
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları