Türkler ve Kürtler

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 05:49
YAZI
A
 Başlığı böyle attıysam, bunu şu an sıcak gündem böyle olduğu için yaptım. Oysa buna ilave olarak Arnavut, Gürcü, Çerkez, Boşnak, Arap, Roman ve daha pek çok kavmi sayabilirdim.

Bu topraklar böyle bir harmandır.
Öyle Kürt dostlarım var, arama onlarla mesafe girerse canımdan bir parça kopmuş olur.
Aslında bizim yüreğimiz çok daha geniş kuşatmalar içindedir.

Singapur'a gittim. Oradaki Türk Kültür Merkezi'nin Başkanı Adıyamanlı bir Kürt'tü. Singapurlu bir hanımla evlenmiş, üç çocukları dünyaya gelmişti. Gördüm onları. Nasıl kucakladım, kokladım.

Canımızın parçası idiler.
Yurtdışındaki Türk okullarının birçok öğretmeni, bulundukları ülkelerden hanımlarla evlendiler. Onlara etnik aidiyet denen şeyi sorsanız ne derler? Onların da o topraklarda can parçaları oldu. Evrensel bir harman oldular.
Gönül kimi severse güzel o denmiş ya, önemli olan yürekleri sevgiye açmak.
Sezai Karakoç'un şu sözü ne kadar anlamlıdır: "Müslüman İslam'ı öyle diri yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin."

Bu yarayı sararız biz

Türkler ve Kürtler...
Kalplerimize yöneldik ve Çanakkale'yi, Malazgirt'i, Milli Mücadele'yi anarak, oralardaki derin kardeşlik iklimini bir "ruhlar göçü" halinde hayat alanına çekmeye çalışıyoruz.

Malazgirt demek, aşağı yukarı bin yıl demek. Selahattin Eyyubi demek bin yıla bile asırlar eklenmesi demek. Çanakkale demek, 100 yıl demek.

Son bir yara girdi araya, 30 yıl, bu 100 yıla göre, bu 1000 yıla göre ne ki?
Bu yarayı sararız biz.

Aslında yara, bütün vücudu kaplamış da değil. Vücudun bazı uzuvlarında tahribat yaptı, yer yer hücre kayıpları yaşadık, yanlış tedaviler uyguladık, şimdi asıl merheme, muhabbet merhemine geldik, kodlarımızı yeniden yeniden yoklayarak.

Türkler ve Kürtler, kardeşten öte iki kavim.
Bunu hamaset babında söylemiyorum, işte, 5 milyona yakınımız aynı aile bünyesine dahil olmuşuz, çocuklar olmuş Türk-Kürt anne babadan. Bundan daha ileri bir can-cana oluş düşünülebilir mi?

Bu can cana karışma, o kadar geniş bir kavmi harmanlanmayı getirmiştir ki, bu da bizim inanç kodlarımızın başardığı bir insani oluşumdur.

Bosna'dan gelmiş, Kafkasya'dan gelmiş, evlenmiş, sonra çocuklar olmuş, onlar Cezayirli birisiyle yuva kurmuş vs. ile sevgi zinciri, küresel bir boyut kazanmış.

Biz ayrılamayız

Çok kötü oyuna geldik biz.
Osmanlı'dan beri.

Osmanlı'nın Bulgar'ı bile, Sırp'ı bile, Ermeni'si bile mutluydu bu topraklar üzerinde.
Emperyalist fesatlar yüreklere kurt gibi girinceye kadar.

Şimdi yeniden kodlarımızı ihya etmeye, yüreklerimizi, korkunun mengenesinden kurtarmaya ve çağın, tam da bizim büyük sevgi-rahmet-şefkat dünyamıza ihtiyaç duyduğu gerçeğiyle yüz yüze gelmeye başladık. Yüreklerimiz böyle bir evrensel merhamet misyonunu yüklenecek kıvama erişti.

Bakınız, Afrika'dayız, Uzakdoğu'dayız, Güney Amerika'dayız ve insanlık adına bir hamle bekleyen ezilmiş, horlanmış, altta kalmışların yanındayız.

Doktorlarımız Afrikalı'nın gözünü açıyor, ninelerimizin-dedelerimizin canına değsin diye Afrikalı'ya su taşıyoruz, okul yapıyoruz, hastane yapıyoruz Kamerun'da, Gana'da, Burkinefaso'da...

Haiti'ye-Açe'ye gidiyoruz depremde enkaz altında kalanların elinden tutmak için.

Ve Van'da deprem deyince, içimiz kan ağlıyor, Milli Mücadele gibi bir seferberlik başlatıyoruz.
Velhasıl dostlar, biz ayrılamayız. Türkler ve Kürtler. Bizi silah zoruyla bile ayıramazlar.
İşte akıl da his de vicdan da insaf da devreye girdi bile.
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları