Tespitler, öneriler

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 05:49
YAZI
A
 Türkiye'nin bazı gerçeklerini tespit edelim:

-Türkiye, demokrasi dışı herhangi bir maceraya gidemez.

-Türkiye'de demokrasi olacaksa, olmazsa olmaz şekilde iş sandıkta sonuçlanacak.

-Şu an görülen o ki, Tayyip Erdoğan'ın sandıktaki karşılığı, yüzde 50 civarındadır ve ona en yakın görünen siyasi lider bile, ondan 25-30 puan geridedir.

-Tayyip Erdoğan'ın yolunu kesmek, halk iradesine saygı gösterildiği ölçüde mümkün gözükmemektedir.

-AK Parti bünyesinde Tayyip Erdoğan'ın kurban verilmesi diye bir ihtimal sıfırdan daha düşüktür.

-Abdullah Gül veya Bülent Arınç'la Tayyip Erdoğan arasında ihtilaf çıkarmayı öngören bir projenin karşılığı da, özellikle Gül ve Arınç nezdinde sıfırdır.

-Ertuğrul Günay veya eski CHP'li bazı AK Parti milletvekillerinin itirazları, AK Parti tabanında karşılık üretmez, hatta sadece tepki doğurur. Bu kişilerin itirazlarının AK Parti'nin "merkez parti" olma hüviyetini yaralayacağı iddiası sadece ham hayaldir.

-Yine, bir kısmı medyada da "liberal ses" türünde boy gösteren bu tür itirazlarla AK Parti'nin Refah çizgisinde bir görünüm kazanacağı, dolayısıyla oyunun düşeceği görüşü, gerçeklik arz etmemektedir.

Doğru tahlil

-Buradaki temel yanlış, Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan Partisi gibi "merkez parti" diye nitelenen partilerin tabanlarının, "liberal renk" taşıdığı iddiasının gerçekliğinin olmamasıdır.

-Aslında çok partili hayata geçildiğinde toplumun önüne CHP'den ayrılanların kurduğu parti konduğu için, toplum o tür partilerle tek parti zihniyetini aşmaya çalışmıştır. Toplum aslında muhafazakârdır ve zaman içinde kendi gerçek sesini bulmuştur. Süleyman Soylu'nun"Demokrat Parti"nin genel başkanlığından AK Parti'ye geçişi ve burada kendini daha çok evinde hissetmesi de bundan dolayıdır.

-Aslında, tek parti karşıtı zihniyet, toplumda AK Parti'yi de aşacak boyuttadır. Bunun içine MHP tabanı, BBP tabanı, hatta BDP, Hüda Par, Hak Par tabanı da girmektedir. CHP tabanında bile, bana göre "Sera düzeni hormonlama"nın etkisi kayboldukça, tek parti zihniyetinden kopuş gerçekleşmektedir, gerçekleşecektir.

Bu tespitlerden sonra gelelim olması gerekene:
-Sürekli bir kargaşa, onda rol alanlar dahil herkese kaybettirir. Muhalefeti pozitif niteliğe büründürmek, bunun için de sağlıklı mesajlar verecek bir dil üretmek gerekiyor.

-Tayyip Erdoğan, bu muhalefet dilini görecek ve önemseyecektir. Çünkü öncelikle muhalefetin muhalefet olmaktan çıkıp, bağcı dövmeye yani Türkiye'yi çökertmeye yönelmesini o da istemez.

Olması gereken

-Tayyip Erdoğan, evet dili Kasımpaşa boyutu taşısa bile, aslında yufka yürekli bir Anadolu çocuğudur. Kasımpaşa dili, biraz kendisine ve temsil ettiği toplum katmanlarına yönelik, dışarıdan ve içeriden, öteden beri süren aşağılamaya karşı bir onur tavrıdır.

-Son zamanlarda en çok kullandığı söz "Hizmetkârınızım, hizmetkârınızım" vurgusudur. Bunu, Yavuz Sultan Selim'in "Hadimü'l haremeyni'şşerifeyn-İki şerefli Harem'in hizmetkârı"sözünden almış, adeta karakter haline getirmiştir.

-Şunu da söyleyeyim: Tayyip Erdoğan, şu an üstlendiği hizmeti, bir tür "Ahiret yatırımı" gibi görmektedir. Dolayısıyla ahirette, kendi toplumunun herhangi bir şikayeti ile karşılaşmak istemez. Eminim ki, herhangi bir insana haksız davranılmışsa, bundan vicdan azabı duyar. Ben, özellikle son yargılamaların Erdoğan'ın bu niteliğini görmezden geldiği kanaatindeyim.

-Son söz: Erdoğan ortaya çıkan iletişim hatasını değerlendirmeli, karşıtlar Erdoğan'a daha vicdanla, insafla, kalple bakmalı.



ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları