PYD'li, PKK'lı, Suriyeli bir bayram

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 04:20
YAZI
A
 "Türkiye'de PKK-BDP çizgisi bütün Kürtler'i temsil ediyor mu" diye sorsam, herkesin cevabı bellidir:

-Hayır etmiyor, Kürtler'in önemli bir kısmı AK Parti'ye oy veriyor, bölgede ayrıca Hüda-Par, Hak-Par gerçeği var.

Bunu biliyoruz çünkü Türkiye'yi biliyoruz.

Ama aynı soru Suriye için ve "PYD Suriye Kürtleri'ni temsil ediyor mu" diye sorulduğunda cevabımız o kadar net değildir hatta "PYD'nin Kürtler'i temsil ettiği" kanaati hakimdir.

Oysa aynı soruyu Suriyeliler'e ve Suriye'de yaşayan Kürtler'e sorduğunuzda, orası için de Türkiye benzeri bir cevap alırsınız.

PYD el çabukluğu yapmış ve diğer Kürtler'le savaşıyor olsa da dünya önünde, "Kürtler adına"hareket ediyor görünmeyi başarmıştır.

Hoş, PKK ve BDP cenahı da Türkiye söz konusu olduğunda, diğer Kürtler üzerinde baskı kurarken, "Kürtler adına" hareket etmek gibi bir paradoksu seslendirmiştir.

Bu, PKK çizgisinin genel tavrıdır.

Aslında solda böyle bir propaganda geleneği vardır. İşçiler adına, halk adına konuşmak,"demokratik kitle örgütü olmak" vs. Marksist jargonun geleneğidir.

El Kaide sendromu 

PYD'nin Suriye'de bir başka propaganda taktiği mücadelesini, En-Nusra, El-Kaide gibi Batı dünyasında şeytanlaştırılmış örgütlere karşı sürdürdüğü izlenimini vermesidir.

Bu noktada Türkiye bile bir süre "Kürtler'e karşı En-Nusra'yı destekliyor" teması işlenerek, bir yandan Türkiye Kürtleri, diğer yandan Batı dünyası nezdinde dar alana sıkıştırılmak istenmiştir.

Türkiye kamuoyunun "Suriye'de kim kimdir" konusunda ciddi bir bilgisizlik içinde olduğu açıktır.
Aynı bilgisizliğin Batı kamuoyu için de söz konusu olduğundan kuşku yoktur.

Batı kamuoyu, "El Kaide sendromu" ile zehirlendiği için, neredeyse tüm İslami oluşumları terör yapısı ile muhtemel bağ içinde görme durumundadır. Mısır'da İhvan'a bakış böyle bir risk altındadır.

Oradan yola çıkıp, Türkiye'nin tüm bölgesel politikaları "Sünnilik" eksenine hapsedilmeye yönelinmiş, bir yerde Türkiye kendini savunma psikolojisine sürüklenmiştir.

Batı'nın Esed'i bile "İhvan çizgisi"ne tercih eder hale gelmesi, bu zihinsel zaafın sonucudur.

Türkiye için kafa karışıklığı 

Suriye'de PYD ekseninde ortaya çıkan kafa karışıklığı Türkiye'de de PKK-BDP ekseninin yürüttüğü propaganda faaliyeti ile "çözüm süreci" etrafında bir sisli ortamın oluşmasına yol açmaktadır.

"Hükümet adım atmıyor" teması, sanki Kandil'in eline, bir tarihte süreci torpillemek gibi bir imkan sunma hesabı içindeymişçesine sürdürülmektedir.

Oysa hükümet adımlarını atarken, bir yandan sürecin devam ediyor olmasının garantisi olarak silahlı yapının ülke dışına çıkmasını önemsiyor, diğer yandan da bir demokratikleşme paketi ortaya konacaksa bunun, sadece Öcalan'la görüşmelere endekslenmemesi, sırf "Kürtler için"ve silahlı yapının elde ettiği bir sonuçmuş gibi gerçekleşiyor olmaması, toplumun her kesiminin, sistemle probleminin dikkate alındığı izleniminin oluşması gibi son derece hayati hassasiyetlerle hareket ediyor.
Çok açık ki, işin bir boyutu, sürecin kamuoyunda doğru algılanması ile ilgilidir. Bir tür kamu diplomasisi hem "çözüm süreci" için hem tüm coğrafyada yaşanan gelişmelerin dünyada doğru algılanması için son derece hayatidir. Dünyada Türkiye için bile çok yanlış yargılar tedavül ediyorsa, "Türkiye'nin itibarı" üzerine yanlış söylemler gelişiyorsa, konu çok hassas hale gelmiş demektir.
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları