Normal bir devlet-ülke olmaya doğru

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 05:35
YAZI
A
 Adım adım "Normalleşiyoruz."

Sistemimizi normalleştiriyoruz.

Devletimizi normalleştiriyoruz.

Kurumları normalleştiriyoruz.

Yasaları normalleştiriyoruz.

Kafaları normalleştiriyoruz.

Bir süreç yaşıyoruz. Bunlar kolay gerçekleşmiyor. Yıllar alıyor.

Belki de en zoru, kafaların normalleşmesi, ona bağlı olarak insan ilişkilerinin, toplum grupları arasındaki ilişkilerin normalleşmesidir.

Denir ki:

-Sabit fikirleri değiştirmek, atomu parçalamaktan zordur.

Gerçekten öyle mi diye düşünebiliriz.

Gerçekten öyledir.

Atomun parçalanması fizikî bir olaydır, kanununu bulursanız işi başarırsınız.

Ama sabit fikirler dediğimiz şey, insanın kişiliği ile, ruh dünyası ile, sosyal muhiti ile birlikte oluşan bir nesnedir. Belki asırlar içinde oluşan koca bir sosyal iklim meselesidir.

Tüm alanlarda değişim olacak ki, onun, insanın sabit fikirler dünyasına sirayeti mümkün olsun.

CHP normalleşirse Türkiye normalleşir

Bizde, hep gözlüyoruz, sistemin normalleşmesi, devletin normalleşmesi, kurumların, yasaların normalleşmesi yıllar alıyor.

Türk Hava Kurumu'nun artık kurban derisi toplama tekelinin ortadan kalkması, AK Parti iktidarının 11'inci yılında geçekleşebiliyor. Yıllar yılı kurban derisi kavgası verilmiş bu ülkede. Devletin kimi memurları, mahalle mahalle dolaşıp, THK adına zaptiyelik yapmış.

Okullarda andın, o da sınırlı ölçüde kaldırılabilmesi, yıllar yıllar sonra mümkün olabiliyor.

Sınırlı ölçüde, çünkü hâlâ bir kısmımız için "ant" yani çocuklarımıza "Türküm doğruyum"dedirtmek, kutsallar arasında sayılabiliyor.

CHP lideri, "Biz 25 yılımızı türban olayı ile götürdük" demiş. Doğru. Kılıçdaroğlu"Şapka giymek" gibi bir devrim kanununun garipliğine dikkat çekmiş. Kılıçdaroğlu ne yapıyor? Muhtemelen kendi siyasi atmosferinde bir "zihni normalleşme" gerçekleştirmeye çalışıyor. Şuna eminim ki, CHP'nin temsil ettiği sosyal atmosferde "normalleşme" sağlanırsa ülke iklimini normalleştirmek çok daha kolay olacaktır. Bir ara CHP'ye danışmanlık yapan bir ilahiyatçı sosyolog "CHP normalleşirse Türkiye normalleşir" gibi bir ifadede bulunmuştu. Gerçek şu ki, CHP dünyası, normalleşmeye en çok direnen dünya olmuştur. "Anormalin kalesi" adeta.

Devrimlerimizden birisinin adı kılık-kıyafet devrimidir. Yani vatandaşın nasıl giyineceğini tarif eden, devlet üniformasına uygun hareket etmeyene karşı bir tür ayrımcılık yapan, dışlayan bir devlet algısı söz konusu.

Ecevit'in "Gardırop devrimi" diye nitelediği şeyi biz 90 yıldır yaşatıyoruz.

İradeyi diri tutmak ve sabırla yol almak

Devrim kanunlarında direnmek, anormalde direnmek demektir.

Bazen devleti yönetir hale gelmek bile bu anormalden kurtulabilmeye imkan vermeyebiliyor. Çünkü anormalin tabulaşması gibi bir olgu gerçekleşmiş.

Şu soru hâlâ sorulabilir:

-Devlet-toplum ilişkisinde normalleştik mi?

Bu soruyu açarsak, ikinci soru ile karşılaşırız:

-Devlet en sade insancığa yönelik bir hizmet aracı mı, bir hükmetme imkanı mı?

Polisin karakola düşmüş bir insana işkence edemeyeceğini yüreklere sindirmek için kaç kanun çıkarmak gerekti?

Devlet okuduğunuz kitaba karıştı yıllarca ve "düşünce"yi suç saydı.

Normal nedir?

-Normal, devletin bir toplum ürünü olduğunu kabul etmek ve ona topluma hizmet misyonundan öte bir şey vermemektir. Devletin asla şu kişi veya grupların tahakküm aracı haline gelmesine fırsat tanımamaktır.

Türkiye buna doğru yürüyor mu?

Evet yürüyor.

Ama alınacak yol var. Belki yapılacak olan şey, bu iş için iradeyi diri tutmak ve sabırla yol almaktır.

Kendi zihin dünyalarımızı normalleştirmeye gayret etmek dahil.
ETİKETLER:

Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Diğer Yazıları