THY, Öz’ü kaç kez davetli uçurdu?
Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 12.01.2025 16:25
PEŞİN peşin söyleyeyim.
Savcı Zekeriya Öz hakkındaki iddialar yalan, belgeler düzmece ise kendisine özür borçluyuz.
Ancak bu özür Savcı Öz'ün fazlaca gezdiği gerçeğini ortadan kaldırmıyor.
Öz'ün gezmesinden duyulan rahatsızlığın, iktidarı rahatsız eden operasyonlardan sonra başlamış olmasındaki ikiyüzlülüğü ortadan kaldırmadığı gibi.
Tabii THY'nin, bir müşterisinin "yolculuklarını" açıklaması da büyük bir ilkesizlik örneği, o ayrı.
Bu durumda benim de THY yönetimine birkaç soru sorma hakkım var.
Ey THY'nin Savcı Öz'ü madara etme kervanına katılan yöneticileri.
Geçtiğimiz yıllar içinde Türk Hava Yolları, Savcı Zekeriya Öz'ü kaç kez "geziye" davet etti?
Bu gezilerde devletin onlarca, yüzlerce, binlerce savcısı dururken niye Zekeriya Öz çağrıldı?
THY yönetimi, Savcı Zekeriya Öz'ü şirketin yurtdışındaki "beleş" gezilerine davet ederken amacı, niyeti neydi?
Bu geziler için THY yönetimi, yol parası ve konaklama dahil kaç lira masraf etti?
Bu soruşturmalar olmasa ve Başbakan, Savcı Öz'e kızmasa Savcı Öz'ü yurtdışı gezilere davet etmeyi sürdürecek miydiniz?
Dünün "makbul" adamını bugün "tu kaka" ilan etmeniz ve müşteri bilgilerini kamuoyuyla paylaşmanız, hukuk zaten olmadığı için o tarafını sormuyoruz ama en azından vicdani bir rahatsızlık yaratmıyor mu?
Öz, Ağaoğlu'nu dava etsin
SAVCI Zekeriya Öz'e yönelik Ali Ağaoğlu tarafından ortaya atılan iddialar gerçek dışı mı?
Savcı öyle diyor.
En başta tarihlerde tutarsızlık var.
Ağaoğlu'nun gösterdiği belgelerde Dubai'de Türkçe'yi dil olarak kullanan bir otel bilgisayarı gibi tuhaflıklar var.
Bilmiyorum.
Kimseye güvenemem.
Ancak şunu bir kez daha tekrar etmekte fayda görüyorum:
"Verilen rüşvet ise rüşvet verdiğini açıklayan Ağaoğlu da suçlu değil mi?"
Ve "Eğer Ağaoğlu, Cumhuriyet Savcısı'na iftira atıyorsa Savcı, Ağaoğlu'nu hemen dava etmelidir".
Tuvalette çiklet çiğnenir mi?
SON günlerin tartışılan savcısının durumuna bakınca aklıma bir fıkra geldi.
Belki bilirsiniz ama hatırlatmakta fayda var:
"Adamın biri mahalledeki caminin imamına gitmiş ve sormuş:
- Hocam, tuvalette çiklet çiğnemek günah mıdır?
Hoca adama bakmış, biraz düşünmüş ve fetva vermiş:
- Günah değildir ama doğru da değildir.
Adam şaşırmış.
- O ne demek hocam?
- Evladım günah değildir ama görenler senin bok yediğini zannedebilir, o yüzden tavsiye etmem."
Savcılık, Uludere'nin sorumlusunu açıkladı
MEMLEKETTE öyle bir hengâme var ki, ne yazsak eksik kalıyor.
Şöyle bir baktım da, askeri savcılığın Uludere'yle ilgili verdiği "şüpheli askerler İlhan Bölük, Yıldırım Güvenç, Aygün Eker, Halil Erkek ve Ali Rıza Kuğu hakkında kovuşturmaya yer olmadığı" kararıyla ilgili bir şeyler yazmamışım.
Karar hayli eleştirildi.
"Nasıl takipsizlik verilir? 34 can boşu boşuna mı gitti? Yok mu bunun bir sorumlusu? Kimse hesap vermeyecek mi?" diyor herkes.
Ben ise hiç de bu kanaatte değilim.
Ben Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın, 5 asker hakkında "takipsizlik" kararı verirken, bir yandan da Uludere'de 34 kişi "yanlışlıkla" öldürüldükten sonra herkesin sorduğu ama hiç kimsenin yanıtlamaya yanaşmadığı bir soruya cevap verdiğini düşünüyorum.
Hatırlıyorsunuz, o günlerde, yani Uludere'de 34 vatandaşımızın kaçakçılık yaparken terörist zannedilerek öldürülmesi üzerine, "Uçaklara o emri kim verdi? Bu sorumsuzluğu kim yaptı? Oradaki geçtiğini söylerlerdi. Bu canların sorumlusu kimin ihmali?" sorusu her tarafta soruluyordu.
Sonuç olarak kabahat, o uçakları kullanan pilotların olamazdı.
Bir irade pilotlara koordinatları vermiş ve "Orada teröristler var, bombalayın" demişti.
Pilotlar da aşağıda kimin olduğunu bilme imkânları olmadan bombalarını bırakmışlardı.
Önemli olan emri veren "asıl sorumlu"ydu.
İşte askeri savcılık bu önemli sorunun yanıtını verdi.
Savcılık, suçlanan askerlerin "emirden kaynaklanan bir önlenemez hata" içinde olduklarını söyledikten sonra 34 ölümden 1. derecede kimin sorumlu olduğunu açıkladı:
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel.
Savcılığın açıklamasına göre, "Resmi konutunda haritaları inceleyen Genelkurmay Başkanı Özel, kararı bizzat vermiştir" diyor.
Yani en önemli soru yanıtını buluyor.
Bundan sonraki suç duyurusu için zemin hazırlıyor.
Tabii suç duyurusundan sonra "yargılama izni" de gerekiyor.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Devlet memurluğunu seçen, devlet memuru gibi yaşamayı da seçtiği zaman.
www.fatihaltayli.com.tr
Savcı Zekeriya Öz hakkındaki iddialar yalan, belgeler düzmece ise kendisine özür borçluyuz.
Ancak bu özür Savcı Öz'ün fazlaca gezdiği gerçeğini ortadan kaldırmıyor.
Öz'ün gezmesinden duyulan rahatsızlığın, iktidarı rahatsız eden operasyonlardan sonra başlamış olmasındaki ikiyüzlülüğü ortadan kaldırmadığı gibi.
Tabii THY'nin, bir müşterisinin "yolculuklarını" açıklaması da büyük bir ilkesizlik örneği, o ayrı.
Bu durumda benim de THY yönetimine birkaç soru sorma hakkım var.
Ey THY'nin Savcı Öz'ü madara etme kervanına katılan yöneticileri.
Geçtiğimiz yıllar içinde Türk Hava Yolları, Savcı Zekeriya Öz'ü kaç kez "geziye" davet etti?
Bu gezilerde devletin onlarca, yüzlerce, binlerce savcısı dururken niye Zekeriya Öz çağrıldı?
THY yönetimi, Savcı Zekeriya Öz'ü şirketin yurtdışındaki "beleş" gezilerine davet ederken amacı, niyeti neydi?
Bu geziler için THY yönetimi, yol parası ve konaklama dahil kaç lira masraf etti?
Bu soruşturmalar olmasa ve Başbakan, Savcı Öz'e kızmasa Savcı Öz'ü yurtdışı gezilere davet etmeyi sürdürecek miydiniz?
Dünün "makbul" adamını bugün "tu kaka" ilan etmeniz ve müşteri bilgilerini kamuoyuyla paylaşmanız, hukuk zaten olmadığı için o tarafını sormuyoruz ama en azından vicdani bir rahatsızlık yaratmıyor mu?
Öz, Ağaoğlu'nu dava etsin
SAVCI Zekeriya Öz'e yönelik Ali Ağaoğlu tarafından ortaya atılan iddialar gerçek dışı mı?
Savcı öyle diyor.
En başta tarihlerde tutarsızlık var.
Ağaoğlu'nun gösterdiği belgelerde Dubai'de Türkçe'yi dil olarak kullanan bir otel bilgisayarı gibi tuhaflıklar var.
Bilmiyorum.
Kimseye güvenemem.
Ancak şunu bir kez daha tekrar etmekte fayda görüyorum:
"Verilen rüşvet ise rüşvet verdiğini açıklayan Ağaoğlu da suçlu değil mi?"
Ve "Eğer Ağaoğlu, Cumhuriyet Savcısı'na iftira atıyorsa Savcı, Ağaoğlu'nu hemen dava etmelidir".
Tuvalette çiklet çiğnenir mi?
SON günlerin tartışılan savcısının durumuna bakınca aklıma bir fıkra geldi.
Belki bilirsiniz ama hatırlatmakta fayda var:
"Adamın biri mahalledeki caminin imamına gitmiş ve sormuş:
- Hocam, tuvalette çiklet çiğnemek günah mıdır?
Hoca adama bakmış, biraz düşünmüş ve fetva vermiş:
- Günah değildir ama doğru da değildir.
Adam şaşırmış.
- O ne demek hocam?
- Evladım günah değildir ama görenler senin bok yediğini zannedebilir, o yüzden tavsiye etmem."
Savcılık, Uludere'nin sorumlusunu açıkladı
MEMLEKETTE öyle bir hengâme var ki, ne yazsak eksik kalıyor.
Şöyle bir baktım da, askeri savcılığın Uludere'yle ilgili verdiği "şüpheli askerler İlhan Bölük, Yıldırım Güvenç, Aygün Eker, Halil Erkek ve Ali Rıza Kuğu hakkında kovuşturmaya yer olmadığı" kararıyla ilgili bir şeyler yazmamışım.
Karar hayli eleştirildi.
"Nasıl takipsizlik verilir? 34 can boşu boşuna mı gitti? Yok mu bunun bir sorumlusu? Kimse hesap vermeyecek mi?" diyor herkes.
Ben ise hiç de bu kanaatte değilim.
Ben Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın, 5 asker hakkında "takipsizlik" kararı verirken, bir yandan da Uludere'de 34 kişi "yanlışlıkla" öldürüldükten sonra herkesin sorduğu ama hiç kimsenin yanıtlamaya yanaşmadığı bir soruya cevap verdiğini düşünüyorum.
Hatırlıyorsunuz, o günlerde, yani Uludere'de 34 vatandaşımızın kaçakçılık yaparken terörist zannedilerek öldürülmesi üzerine, "Uçaklara o emri kim verdi? Bu sorumsuzluğu kim yaptı? Oradaki geçtiğini söylerlerdi. Bu canların sorumlusu kimin ihmali?" sorusu her tarafta soruluyordu.
Sonuç olarak kabahat, o uçakları kullanan pilotların olamazdı.
Bir irade pilotlara koordinatları vermiş ve "Orada teröristler var, bombalayın" demişti.
Pilotlar da aşağıda kimin olduğunu bilme imkânları olmadan bombalarını bırakmışlardı.
Önemli olan emri veren "asıl sorumlu"ydu.
İşte askeri savcılık bu önemli sorunun yanıtını verdi.
Savcılık, suçlanan askerlerin "emirden kaynaklanan bir önlenemez hata" içinde olduklarını söyledikten sonra 34 ölümden 1. derecede kimin sorumlu olduğunu açıkladı:
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel.
Savcılığın açıklamasına göre, "Resmi konutunda haritaları inceleyen Genelkurmay Başkanı Özel, kararı bizzat vermiştir" diyor.
Yani en önemli soru yanıtını buluyor.
Bundan sonraki suç duyurusu için zemin hazırlıyor.
Tabii suç duyurusundan sonra "yargılama izni" de gerekiyor.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Devlet memurluğunu seçen, devlet memuru gibi yaşamayı da seçtiği zaman.
www.fatihaltayli.com.tr