Bu yasa şiddet için mi Aziz Yıldırım için mi?

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 13.01.2025 11:39
YAZI
A
 BEŞİKTAŞ-Galatasaray maçı öncesi aslında çok da rahattım.

Galatasaray kazanırsa sevineceğim, Beşiktaş kazanırsa üzülmeyeceğim diye rahattım.

Çünkü nedendir bilmem, bu yıl içimde bir "Beşiktaşlılık" vardı.

Yokluk içinden bir takım çıkarılmış olması, Bilic'in yarattığı sempati ve ilk haftalardan itibaren bu sempatinin üzerine inşa edilmiş bir başarı, beni bu yıl "Beşiktaş sempatizanı" yapmıştı.

Hele hele Galatasaray'ın tatsız tuzsuz hali, "Bari bu yıl Beşiktaş şampiyon olsun" noktasına getirmişti.

Maç günü sabah saatlerinden itibaren de Beşiktaşlı dostlarıma "başarı" dileklerimi iletiyordum.

Dediğim gibi Galatasaray kazanırsa sevinecektim, Beşiktaş kazanırsa üzülmeyecektim.

Maçın ilk yarısında "sevinmekten" çok "üzülmememe" yol açacak bir sonuç çıkacak gibi görünüyordu.

Sonrasında ise Beşiktaş durdu.

Drogba diye bir adam ortaya çıktı ve Galatasaray maçı kazanmaya doğru ilerledi.

Ne olduysa Galatasaray'ın maçı kazanmasına iki dakika kala oldu.

Beşiktaşlı bir oyuncu yerde kalınca Muslera topu taca attı.

Sonrasında Beşiktaşlı oyuncular topu "centilmenlik" gereği Galatasaray'a vereceğine oyuna devam edince, zaten yarım akıllı bir tarz sergileyen Melo sonuna kadar hak edilmiş bir kırmızı kart gördü.

Hakemin Melo'yu oyundan atmasının ardından tribünler sahaya inmeye başladı.

Melo'nun tribünleri tahrik etmesinden önce zaten sahaya girişler başlamıştı.

Melo'nun tahriki varsa ayrı bir ceza konusu olabilir belki ama her tahrik olan taraftar sahaya girecek diye bir önkabul yerleştirmeye başlarsak, Türkiye liginde hiçbir maç tamamlanamaz.

Tribün terörünün makulü olmaz elbet ama ben hayatımda bu kadar "saçma" bir tribün terörü de görmedim.

92. dakikada, maç bitmişken bu saldırı neyin nesi?

Ben kendi adıma, Beşiktaş içinden veya dışından birilerinin Beşiktaş üzerinden bir oyun oynadığını düşünüyorum.

Birilerinin bu oyunu yaygınlaştırmasından da açıkçası çok korkuyorum.

Bu olaylarda "bildiğimiz" Beşiktaş taraftarının dışında bir iş var.

Bu maçta olanları Türkiye'nin "huzursuzlaştırılması"nın bir parçası olarak görüyorum.

Bu nedenle de futbolda şiddetin önlenmesi ile ilgili yasanın acilen en sert şekilde işletilmesinden yanayım.

Yetersiz yönleri varsa bunların hızla giderilmesi gerektiği açık.

Bu yasa sadece ve sadece şikeyi önlemek ya da Aziz Yıldırım ve arkadaşlarına karşı uygulanmak için yapılmış olamaz.

Ama polisin çıkan olaylarda gözaltına aldığı 69 kişiyi anında serbest bıraktırırsanız, bu yasanın futbolda şiddeti önlemeye yönelik olduğuna kimseyi inandıramazsınız.

Beni hiç inandıramazsınız.



Hangisine inanalım?

İSTANBUL Emniyeti maçtan sonra gözaltına alınıp ardından savcılık talimatıyla serbest bırakılanlarla ilgili açıklama yapıyor.

Açıklama şöyle:

"Gözaltına alınanların 13'ü sahaya girmekten, 56'sı stada biletsiz girmekten gözaltına alınmıştır."

Daha sonra İstanbul Emniyet Müdürü açıklama yapıyor.

Onun açıklaması da şöyle:

"Stada biletsiz giren yok."

Emniyet mi doğru söylüyor, müdürü mü doğru söylüyor?

Kim ne diyor?



Ha babam bölünüyoruz

ARTIK statlar da bölündü.

Fenerbahçe tribünleri Aziz Yıldırım sayesinde zaten bölünmüştü.

Genç Fenerbahçeliler, ÜNİFEB gibi farklı gruplar vardı Fenerbahçe'de.

Bu yıl itibarıyla Galatasaray tribünleri de bölündü.

Eskiden bir Ultraslan vardı.

Bu yıl Ultraslan'ın genel tavrından ve siyasi duruşundan memnun olmayan bir grup taraftar "Tek Yumruk" diye yeni bir oluşum kurdu.

Bu hafta öğrendik ki, Beşiktaş da bölünmüş. Biz bir "Çarşı"yı bilirdik. Şimdi de "1453 Kartalları" diye bir yeni grup çıkmış ortaya.

Daha önce yazmıştım, "Türkiye bölünemez, çünkü o kadar çok parçaya bölündük ki, bölünmemiz mümkün değil" diye.

Bu tablo haklılığımı gösteriyor.


NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Taraftarlar takımlarının ayağına sıkmadıkları zaman.

http://www.fatihaltayli.com.tr/


ETİKETLER:

Yazarın Diğer Yazıları