Bu rezalete son vermek Terim'in işi

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 11.01.2025 22:36
YAZI
A
GALATASARAY bir kez daha tarihi bir hezimete imza atarken, takımın başında yine Fatih Terim'in olması acaba bir kader midir!

Aslına bakarsanız Şampiyonlar Ligi grubunda alınan 6-1'lik yenilginin çok da önemi yok. Kalan maçlarda 7-8 puan toplarsanız yine gruptan çıkarsınız.

Futbol açısından kaybedilmiş fazla bir şey yok ama moral ve onur açısından kayıp büyük.

Fatih Terim maçtan sonraki basın toplantısında sanki büyük bir laf ediyormuş gibi, "Suçu ben üzerime alıyorum" diyordu.

Güldüm.

Söyleyiş tarzı bile, "Ben değil futbolcular suçlu ama ben büyüklük gösterip üzerime alayım" şeklinde okunuyordu.

Ama işin aslı hiç de Fatih'in vermeye çalıştığı hava gibi değil.

Evet Fatih Hoca bu maçı sahadaki futbolcular yüzünden kaybetmiş olabilirsin ama suç senin.

Çünkü o futbolcular daha önce kazandığı için "İmparator" olmayı kendine yakıştırıyorsan, o futbolcular 6 yediği zaman da "Kaybeden" olmayı kabul edeceksin.

Evet, suç senin.

Ama çok üzülme, suç 2. dereceden senin.

Asıl suçlu ise Başkan Ünal Aysal.

Galatasaray tıkır tıkır giderken, 2 sezonda 2 şampiyonluk kazanılmışken Ünal Aysal gazlayan otomobilin tekerleğine çomak soktu.

Galatasaray kıdemi ve bilgisi Ünal Aysal'dan katbekat fazla ve iki yılın başarılarında en büyük payın sahibi olan Ali Dürüst'ü ve futbol takımını tüm sorunların dışında tutmayı beceren Abdurrahim'i sadece ve sadece kendi egosunu tatmin için kulüpten uzaklaştıran Ünal Aysal'dır 1. derecede sorumlu.

Sadece onla kalsa yine iyi.

Ünal Aysal, Terim'den de kurtulmak istiyor ve bunu dünya âlem ve en önemlisi takımdaki oyuncular da biliyor.

Ünal Aysal sırf bunu başarabilmek, Terim'den kurtulabilmek için Terim'e yapılan Milli Takım Teknik Direktörlüğü teklifinin üzerine atlıyor.

Terim'e "izin" veriyor.

Terim'i siyasetle, Başbakan'la, federasyonla karşı karşıya bırakıyor.

Çünkü biliyor ki, izin verdiği anda Terim'in bu teklifi geri çevirmesi imkânsız ve bu ağır yükü Terim'in omuzlarına atıyor.

Sonra da başlıyor tartışmalar.

Ve 6-1'lik yenilgi sonrası yönetimin eteğindeki taşı, yönetimdeki Adnan Nas isimli vatandaş döküyor:

"Terim Milli Takım'ı kabul etti, böyle oldu"

Peki siz necisiniz?

İzin vermeseydiniz Terim'e.

Hayır ama amaç belli: Terim'i yollamak.

Ve bu amaç için her şey yolunda gidiyor.

Takım ligde kötü gidiyor, Şampiyonlar Ligi'nde rezil oluyor.

Sonunda olan Galatasaray taraftarına oluyor.

Ünal Aysal ve Terim çekişiyor.

Galatasaray ceremesini çekiyor.

Burada artık top Terim'de.

Ya "Ben Milli Takım'ı iki maç sonra bırakırım" diyecek ve Galatasaray'a dönecek, bütün Galatasaraylılar arkasında olacak...

Ya da "Ben bu yönetimle artık yürümem" diyecek ve Milli Takım'la devam edecek.

Bu rezalete son vermek Terim'e düşüyor.

Çünkü Terim, Ünal Aysal'dan bin kat daha fazla Galatasaraylı.



Cumhurbaşkanlığı için AK Parti ne düşünüyor?

MESELENİN nasıl çözüleceğini herkes biliyor da, kimse söyleyemiyor.

Mesele dediğim şey, 2014'te yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili AK Parti'deki beklentiler.

AK Parti'nin önemli isimlerinin, kurucuların neredeyse tamamının ortak bir fikri var:

"Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı olmak isterse partinin başına Gül geçmeli."

Bunun en sorunsuz, partiyi en az sıkıntıya sokacak formül olduğu konusunda geniş bir fikir birliği var.

Bunun nasıl olacağı konusunda ise yine partinin önemli isimlerinin büyük bölümünün ortak bir kanaati var.

Partinin önemli isimleri şöyle diyorlar:

"Tayyip Bey, Sayın Cumhurbaşkanı'na gidip 'Ben Cumhurbaşkanlığı'na aday olacağım, sen çekil' diye asla söylemez. Bunu ne kendine, ne yol arkadaşı, kardeşi Abdullah Gül'e yakıştırır."

Peki o zaman çözüm ne?

Partinin kurucularının ve önemli isimlerinin bu konudaki fikri çok açık:

"Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan'a bu konuda yardımcı olmalı."

Peki "o" yardım nasıl olacak?

Bu konuda görevin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e düştüğünü ve Abdullah Gül'ün Başbakan Erdoğan'a, "Tayyip Bey, siz büyük bir jest yaparak rahatlıkla seçilebileceğiniz bir dönemde Cumhurbaşkanlığı'na beni 'Kardeşim' diyerek aday gösterdiniz. Eğer şimdi siz Cumhurbaşkanlığı'na aday olmayı düşünüyorsanız ben göreve asla talip olmam ve bunu açıklarım" demesi gerektiğine inanıyorlar.

Bunu düşünmelerinin nedeni ise hiçbir gerilim olmadan, parti içinde bir sıkıntı yaşanmadan bu sürecin tamamlanması.

Peki Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı'na aday olursa seçilir mi?

AK Parti bu konuda çok emin.

"Seçimdir, elbette belli olmaz ama Tayyip Bey yüzde 99.99 seçilir. Seçilmesi için elimizden gelen her şeyi yaparız" diyor AK Parti'nin önemli isimleri.

Sonra?

Sonrası da planlanmış.

1 yıl süreyle başbakanlık için kafalarda pek çok isim var.

Kuruculardan bazıları, ki yerel seçimlerden sonra isimler daha net olacak, belki Mehmet Ali Şahin veya Ali Babacan o bir yıl başbakan olacak.

Abdullah Gül ise AK Parti Genel Başkanı olarak partisini seçimlere götürecek ve gerekli çoğunluğu sağlarsa 2015'ten sonra başbakan olacak.

AK Partililerin gönlünden geçen bu.

Olur mu, olmaz mı ben bilmem.

Aslında kimse bilemez.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Giden arabanın tekerine çomak sokanlar, o çomağın eninde sonunda kendi kafalarına ineceğini bildikleri zaman.
 

http://www.fatihaltayli.com.tr/
ETİKETLER:

Yazarın Diğer Yazıları