Hayat ve Yaşamak
Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 10.01.2025 23:03
Bugün gerçeklerden bahsedelim... Hayatın içinden geçerken yaşadıklarımızdan...
Acıtan, üzen, kıran, yalnız hissettiren, bazen de sanki hiç bunlar yokmuş gibi kahkaha attıran, neşe saçtıran, mutluluklar yaşatan, huzur ve keyif getiren hayattan bahsedelim.
Bugün bir telefon konuşmasına kulak misafiri oldum. Sadece bir cümle. "- Başkaları terapi görüyor seanslar alıyor bitiyor, benden sakladığınız ne, neden benimki bitmiyor?" Bunun dışında sadece sinir ve hiddetle ses yüksekliği ama dinlemedim. Bu cümleyi öyle haykırdı ki, duymamak mümkün değildi.
Hayatta bir olayın tek bir nedeni olduğunu hiç düşünmedim. Bu kadar mükemmel bir kurgu içerisinde öyle bağlantılar var ki, bir durum ya da konunun genellikle çok fazla nedeni ve sonucu oluyor. Kaos teorimi ise bunu açıklar nitelikte. "Dünyanın öbür ucunda bir kelebeğin kanat çırpışı, diğer tarafında kaosa neden olabilir." Bunların detaylarına girmek istemiyorum, söyledim ya bugün gerçeklerden bahsedeceğiz... Duyduğum bu cümle bende öyle çok şeyi harekete geçirdi ki... Gidip sarılmak istedim, yalnız olmadığını hissetmesi için öncelikle. Dünyaya bakın. Kaos mu görüyorsunuz? Yoksa cenneti mi? Savaşlar, sorunlar, ağır tramvalar, hönküre hönküre ağlatabilecek bir dolu konu... Güzellikler, bir bebeğin doğumu, bir aşk ilanı, aşık insanların yüzündeki tarifsiz mutluluk, gökyüzünün rengi, denizin dalgası, dalga sesi, bebek kahkahası, en sevdiğiniz yemeğin kokusu, en mutlu olduğunuz andaki içinizdeki mutluluk hissi, sevdiklerinizle beraber içilen bir kahvenin keyfi, güne uyanmak, şükür edebilecek bir dolu şey... Sadece yaşıyor olmak bile mutluluğun kendisi değil mi?
Sadece yaşıyor olmak. Ne ilginç değil mi?
Tüm sorun yaratan kişileri, konuları, durumları, anıları, hatıraları kenara itin. Ne kaldı geriye? Ne kalmasını istersiniz geriye?
Şimdi hayatınızı şöyle keyifle bir gözden geçirin. Patronun işyerinde, sabahtan günü değerlendirmesi gibi. Neler oldu, neler yapabiliriz bir bakalım. Ama güleryüzlü, esnek, mutlu, umut dolu bir patron olsun bu patron... Hmmm elimde sadece ben kaldım... Sadece ben Bu hayat kimin ?
Aynanın karşına geçin, merhaba demek için. Tüm ilüzyondan, tüm bu oyundan çıktığınız an, evet o güzel an. Ne hoş değil mi? Huzur... Oysa kavgalar vardı az önce içinizde, kızıyordunuz, sinirliydiniz. Şimdi ne hoş bir sakinlik bu. Az önce söylediğim gibi, patron çok umut dolu, patron sizsiniz. Ne takmak istiyorsunuz bugün yüzünüze hangi maskenizi? Bir çok atasözümüz deyimimiz var bu konuda. Öfkeyle kalkan, zararla oturur. Damlaya damlaya göl olur. Bir kahvenin 40 yıl hatırı vardır.
Sadece sevgi ile yola devam etseniz? Sadece kendinizi sevseniz olmaz mı? Sevilmek özellikle kendiniz tarafından hoş olmaz mı? Ben zaten seviyorum kendimi diyorsanız bu harika. Zaten o zaman dünyanızı cennetinize dönüştürmüşsünüz demektir. Bazen insanın canı birşey yapmak istemeyebilir, o anlarda yapmayın. Ya da üzülecek bir şeyle karşılaşır. Üzülün, hatta ağlayın. İçinizde tutacağınıza verin içinizdeki hisleri gözyaşlarınıza alsın götürsün. Yaşamak budur işte... O an ne hissediyorsanız onu yaşayabilmek... Özgürlük, istemediğin şeyi yapmamak değil mi zaten? İstediklerinizin arkasında olup onları yaşarken, istemediklerinize zaman kalmayacak zaten
Kulak misafiri olduğum genç adam mı? O da okusa bunları, bugün yeni bir gün dese, deriiiin bir nefes alsa... Artık ne yapmak istediğine odaklansa ve bir adım atsa...
Hep dert yandığımız şeylerden bahsederiz de, hayallerimizi konuşmayı, güzelliklerden bahsetmeyi pas geçeriz. Haydi bugün yeni bir gün... 40 yıl hatırı olacak bir kahve içmenin, bir dostla iki çift laf etmenin, hayallerimizi arttırmanın ve gülümsemenin tam zamanı... Mutluluk bulaşıcıdır. Haydi yayın o güzel gülümsemenizi... Bugün gerçeklerden konuştuk... Haydi şimdi bunları hayata geçirme vakti... Seçim sizin... Haydi seçin, bugün hangi maskeyi takacağınızı yüzünüze Sevgiyle...