Denge eşitlik değildir. Denge ahenktir...

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 31.12.2024 05:38
YAZI
A
 Hayatın tüm deneyimlerinin makro ve mikro tezahürlerini neresinden incelersek inceleyelim, eril dişil enerjiye ve böylelikle AŞK a bağlanıyor...

Sevginin azlığı, sevilmenin azlığı, sevginin ifade edilemeyişi, kendimizi dolayısıyla kimseye sevemeyişlerimiz...
Olumlu ya da olumlu olmayan tüm özellikler, dengesini bozunca manası ve ifadesi de bozuluyor... bazen de bozuk gösteriliyor. Önyargılarımız öğrendiğimiz kurallar yasalar... esnek olamamak iyice at gözlüğünden görmemize algılamamıza neden oluyor hayatı. İronik olan da hepimizin haklı oluşu. Aynı anda hepimiz haklıyız. Herkes kendine göre doğru...

İfade edilebilen ana duygu öfke olmuş...
Kendini ifade etmek, kavga etmeye dönüşmüş.
Anlamak için değil savunmak icin kendimizi korur olmuşuz... 
Neyden koruyoruz? 
Canımızı koruyoruz yine acımasın diye...
Bunun için duvarlar örüp ardından hayatla sözde iletişim kuruyoruz. Oysa değişime direniyoruz sözde şuan ki halimizden memnun olmasakta. Neden? Çünkü ya canımız acırsa...
Haklıyız elbette, canı acıyan bilir bunun ne demek olduğunu...
Peki ya acımazsa? 
Ya o duvarların ardına sözde kendimizi korumak için oturduğumuz yer cehennemimiz ise? 
Hayat bir oyun, yaşadığımız deneyimler birer illüzyon diyoruz, diyoruz da nedir bu öfke? 
Kime neye öfkeleniyoruz...
Sevmek çok sevmek ile güzel günler yaşamak mümkün...
Tüm deneyimlerdeki sıkışıklıklar, kendini ifade edemeyen duyguların sıkışıp sonunda dayanamayıp patlamasından oluşuyor...
Herkes yorgun, hepimiz yorgunuz...
Eril dişil dengesine , aşka dayanıyor tüm olumlu olmayan tavır tutum ve deneyimlerin çözümü...
Kelimelerin içini de boşaltmışız ki, anlamsız gibi olsun böylece kimse kendine kalbine ulaşamasın... Aşk diyince arabesk anlıyoruz. Amannn daha önemli şeyler var hayatta diyoruz. 
Sevmenin, anlayışın, hoşgörünün, yardımın anlamlarını öyle bir çorba etmişiz ki...
Manipüle ediliyoruz diyor farkına varan kişiler, onları da duymuyoruz...
Ruhsallığını Çökertmek inancını Yok etmek bir insana bir nesile yapılabilecek en büyük darbe...
Kendine karşısındakine güvensiz insanlar , sevgiden uzak, robot gibi... 
Hevesle hormonla karışmış duygular...
Aşkın tanımını işine geldiği gibi yapan bir sistem...
Kimin neyin kime neye hizmet ettiğini fark etmek ve unutmamak artık elzem.
Dualiteyi aşmak olsa da aslolan, dualite alanında yaşadığımızı görmezden gelmek kendimizi kandırmak olur. Dualitede ise denge esastır.
Denge eşitlik değildir. Denge ahenktir...
Sevmek gerçekten sevmek , kalp çakrasının gerçekten aktif olması dünyayı cennet yapacaktır. İlla cehennemde kalmak bunu deneyimlemeyi seçenler yine olacaksa da, cenneti anlatmaktan vazgeçmek olmaz...
Aşk olsun ve tüm yüreklere dolsun derken, dolsun ki kalpler yumuşasın, sıcaklaşsın, yüzler gülümsesin, yaşama sevinci sarsın herkesi ve yayılsın...
Her ruh sevginin ta kendisi olduğunu hatırlasın... 
Herkes biricigine kavuşsun. Aşkı yaşayıp yaşatsın dilerim...
Robotlar da mutlu olabilirler, bunu bilemem. 
Kurallar baskılar ile körelmiş duygular ancak mutsuz huzursuz nesillere taşıyor bizleri.
Herkes gerçekten sevdiği sevildiği biricigine kavuşsun ki bilgeleşsin... kendinden sonra gelen nesile rehber olabilsin. Onu kendi macerasına yollayabilsin...
Hayat kolaylaşsın... yaşamak nefes almak olumlu tüm duyguları ifade etmek yaşayıp yaşatmak kolaylaşsın dilerim...
Karma var, biz böyle öğrendik, herkes böyle olacak... böyle mutlu olan insan gördük mü? 
Sağlıklı ahenkli eril dişil enerji dengesi , bireylerin içinden dışa, dıştan içe tezahür etsin. 
Gönüller ferahlasın , yürekler serinlesin dilerim

ETİKETLER: