Eyvahlar

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 18:47
YAZI
A
 Karşınızdaki üniversiteli gence lütfen not alır mısınız diyorsunuz. Cep telefonunu çıkartıyor ve notunuzu cihaza kaydetmeye çabalıyor… Evyah!.. Delikanlının cebinde küçük bir not defteri ve kalem yok. Şifahî kültürlü…

Lise diplomalı biri size bir mektup yazmış, acizane yerine acizhane yazmış. Evyah eyvah!..

Yalan söyleyen, haram yiyen, yamuk ahlak ve düşük karakterli biri kendisine bol keseden mücahid unvanını vermiş. Yahu mücahidlik bu kadar düştü mü?

Karı tam bir rüküşlük heykeli. Alaca bulaca, rengarenk, ince topuklu ayakkabılar, gökkuşağının bütün renklerini aksettiren bir eşarp. Üstelik elinde bir dondurma külahı, yalaya yalaya caddede yürüyor. Bir elinde cep telefonu, bir elinde dondurma. Böyle tesettür olur mu?

Bir öğretim görevlisi, Beyazıt’ta Üniversitenin ana kapısının altından geçiyor. Kapının üzerinde şaheser bir hatla Türkçe bir kurum adı yazılı. Bizim öğretim üyesi bu Türkçe yazıyı okuyamıyor. Yahu bu ne biçim üniversitedir, bu ne biçim akademisyendir.

Hacı bey lisedeki oğlunun İngilizce öğrenmesi için bir çuval para harcamış ama Osmanlıca öğrenmesi için kılını kıpırdatmıyor. Vah vah…

Hafızımız Kur’anın tamamını ezberinden okuyor ama Kur’anın emirlerini yerine getirmiyor, yasaklarından uzak durmuyor. Böyle hamele-i Kur’an olur mu?

Büyük şehirde beş bin cami var. Sabah ezanları okunuyor. Camiler açık, ışıl ışıl ama birkaç ihtiyar dışında gelen yok. Halk ve dindar gençliğin büyük kısmı leşler gibi horul horul uyuyor. Böyle İslam şehri olur mu?

Günde tam altı milyon ekmek çöpe atılıp israf ediliyor. Müslümanlar başlarına azap inmesinden korkmuyor mu?

Aaaa!.. Bu ne biçim gazete? Her sayfasında seksî ve şehvetli açık saçık kadın kötü kadın resimleri var. Gazete mi, genelev bülteni mi? Irz, namus, iffet, hayâ, ahlak, fazilet taraftarları niçin böyle gazeteleri ve yayınları protesto etmiyor.

Kadıköyde Kripto Geziciler bir duvara büyük bir yazıyla “Zulüm 1453’te başladı” diye yazmışlar. Milyonlarca Müslüman bunu protesto etti mi?

İstanbul depremini bekliyor. Bütün uzmanlar deprem olacak diyor. Lakin gereken tedbirler alınmıyor. Milyonlarca halk kurbanlık koyun gibi bekliyor. Gafletin, umursamazlığın, intiharın böylesi…

Bozuk düzenlerde rüşvet alınır, haram yenir, kara para zengini olunur fetvasını Şeytandan mı almışlar şu rezil herifler?

Cuma ezanları okununca Müslümanlar niçin dükkanlarını, işyerlerini kapatmıyor; ticarete, alış verişe ara vermiyor?

Çinin Müslüman nüfusu bizim nüfusumuzdan fazla. Orada camilerde başı açık namaz kılan tek Müslüman yok da, bizde namaz kılanların yüzde doksanı niçin başı açık namaz kılıyor?

Maddî durumu bozuk şu yetim öğrenci kızcağıza, şu dul kadına niçin zekatla yardım yapılmıyor?

Şu sahte dindarın midesi her gün kilolarca ölü kardeşinin etini yemeyi nasıl kaldırıyor?

Bunca hürriyet varken Müslümanlar niçin birleşip tek bir Ümmet çatısı altında toplanmıyor?

Ehl-i İslam niçin ehliyetli ve liyakatli bir İmam’a biat ve itaat etmiyor?

İngiltere’de son yıllarda 85 Şeriat mahkemesi açıldı. Bizde niçin yok?

Sapıklar cesur, gözükara ve atılgan da Müslümanlar niçin değil?

Kur’ana, Sünnete, Şeriata, İslam ahlakına ve bilgeliğe aykırı; bunca fitne fesat, nifak şikak, fısk fücur, günah isyan içinde şu adamlar nasıl oluyor da “Her şey yolunda” diyebiliyor?

* (İkinci yazı)

İki Güzel Haber

Öfff… Öfff… Öfff… Gazetelerde internette hiç iç açıcı haber yok… Fitne fesat… Fısk fücur… Nifak şikak… Dinsizlik densizlik donsuzluk… Gezi parkında, şurada burada polisle çatışmalar ara ara devam ediyor. Orta Doğu Teknik Üniversitesi ilim yuvası mı kargaşa merkezi mi belli değil… Trafik kazaları, cinayetler… Cerbezeli ve cazgır kadının biri İstanbul metrobüsünde yanındaki boş yere hiçbir erkeği oturtmamış… Gazetelerde iğrenç, rezil, utanmazca müstehcen resimler… Fuhşiyat, fuhşiyat, fuhşiyat… Bazı politikacılar bayram topu gibi gürültülü atışlara devam ediyor. Uyuşturucu satışları berdevam. Dev binalar yükseliyor, onlara paralel zina, zina, zina. Binaların ve zinaların yanında ribalar… Dinsizler ve densizler bir alem; İslamcılar ve Süslümanlar bir alem. Ramazan bitti ya, namazların pabucu da dama atıldı. Sabah namazlarında camiler boş… İstanbul trafiği çekilmez bir bela haline geldi. Deniz dibi tüneli açılınca ferahlama olacakmış. İnanan inansın, ben inanmam… Okullar açılıyor, Ulu Paşa’nın resimleri ve büstleri nezaretinde çağdaş, laik, ıvır zıvır dersler başlayacak.

Bunca olumsuzluğun içinde iki haber beni mutlu etti. Birincisi: İstanbul’dan hareket edip Marmara’nın öbür sahiline giden bir deniz otobüsü denizin ortasında istop etmiş, yarım saat beklemiş. Sebep mi? Bir leylek sürüsü güneye doğru deniz üzerinden uçuyormuş. Denizden bir iki metre yükseklikte… Kaptan gemiyi durdurmasa onlarca kuşcağıza çarpıp parçalayacakmış. Yarım saat beklemiş. Yolcular fotoğraf çekmişler, kaptanı tebrik etmişler.

Bu merhametli ve medeni kaptan Murat Küçükçaylı beyi ve yarım saat gecikmeyi hoş karşılayan yolcuları tebrik ediyorum… Bu dünya sadece insanlar için değildir. Leyleklerin diğer hayvanların da hakları vardır.

İşte bin türlü kötülük cinayet, rezalet, ahlaksızlık, vahşet, azgınlık, dinsizlik, densizlik, rezillik ve rüsvaylık içinde beni bir nebze de olsa mutlu eden, huzurlu kılan hızlı deniz otobüsü ve leylekler hadisesini sizlere kısaca arz ettim.

Buna benzer bir hadise de Bolu da Abant tarafında ağaçlık bir yerdeki (Karacasu beldesi) Gazelle isimli otelde cereyan etmiş. Başıboş vahşi köpeklerden kaçan bir geyik yavrusuyla bir karaca otelin bahçesine girmişler, otel çalışanları onlara biberonla süt vermiş, her gün sütlerini içip ormana geri gidiyorlarmış. İnşallah vahşi avcılar onları kurşunlamaz.

Acımasızlık her gün biraz daha yaygın hale geliyor. Cinayetler, adam öldürmeler çoğalıyor. Bazı yerlerde peynir ekmek, fındık fıstık gibi kadın satılıyor. Akıl almaz işler oluyor… Kolluk kuvvetlerine ait bir mekanda kumar oynatılıyormuş… Fesubhanallah!

Suriye göçmenleri parklarda yatıyormuş, yağmurlar başlayınca ne olacak?

Burnumuzun ucunda savaş tamtamları çalıyor. Gezici medya vur patlasın çal oynasın magazin ve fuhşiyat haber ve resimleriyle dolu… Orta Doğu Teknik Üniversite’sinde başörtülü kızlara saldırmışlar.

Gidip görmedim ama İngiltere’de seksen beş Şeriat mahkemesi açılmış. Ne güzel.

Yine İngiltere’de halkının çoğu Müslüman olan mahallelerin giriş cadde ve sokaklarına pankartlar açılmış. Bu bölgede içki içilmez… Kumar oynanmaz… Kadınlar açık saçık giyinemez… Domuz eti satılmaz ve yenmez. Türkiye’de sofu Müslümanların yaşadığı bir bölgede böyle bir yasak olsa Kemalistler yeri göğü birbirine katar.

Birkaç günlüğüne bağ evime gideyim diyorum. Orada televizyon yok, zaten İstanbul’daki evimde de yok, telefon çekmiyor, birkaç gün temiz havada, kötü haber ve dedikodulardan uzakta dinlenirim İnşaallah.

ETİKETLER:

Mehmet Şevket Eygi

Mehmet Şevket Eygi

Yazarın Diğer Yazıları