BOP BOP BOP SOS SOS SOS

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 15:05
YAZI
A
 IRAK’ta BOP oldu… Suriye’de BOP oldu… Libya’da BOP oldu… Daha nice İslam ülkesi BOP’landı… Yemenden de BOP BOP BOP top sesleri geliyor.

Sırada belli başlı bütün İslam ülkeleri vardır… BOP’ların haritaları bile yayınlandı.

Türkiye’de BOP var mı, BOP’laşma var mı? Hiç olmaz olur mu? Şu manzaraya bakınız.

Mısır’daki meşru seçilmiş iktidara karşı yapılan askerî darbe bir BOP değil de nedir?

Günün birinde İran da BOP’lanacak, BOP’lanmaya en müsait ülke odur.

Demokrasiye din gibi inanan Batı, İslam ülkelerinde demokrasi olsun, iktidarlar serbest seçimle gelsin, gideceklerse yine serbest seçimlerle gitsin istemiyor.

Onlar bırakın gerçek İslam’ı, İslam’ın sulandırılmışını bile istemiyor. Evet, istedikleri bir ılımlı light İslam var ama o sadece adıyla İslam’dır.

BOP bir tuzaktır ve maalesef buna bütün Müslümanlar düşüyor.

Vaktiyle Amerikalı bir general, en iyi Kızılderili ölü bir Kızılderili’dir demişti. BOP’çular da en iyi Müslümanlar din kardeşleriyle boğuşan, birbirini gırtlaklayan Müslümanlardır diyor.     

İslam dünyası, hiç olmazsa yüzde sekseni oluşturan Ehl-i Sünnet Müslümanları, tek bir Ümmet çatısı altında, tek bir İmam’a biat ve itaat ederek birleşmezlerse BOP tuzaklarından, zilletten rezillikten yenilgiden esaretten kurtulamazlar.

Selefî ve Vehhabî törörizmi BOP’a karşı çare ve çözüm değildir.

Müslümanlar, 19’uncu asırda Kafkasya’da Şeyh Şamil’in yaptığı gibi davranmalıdır.

Şamil, Nakşî ve Kadirî tarikatlarını askeri bir disipline sokmuş, Müridizm cihad hareketini başlatmıştı.

Müslümanlar, tasavvufa karşı olan aktivist hareketlerle kurtulamaz.

İşin içinde tasavvuf olmazsa cihadın başarılı olması çok zordur.

Önce büyük cihad, sonra küçük cihad.

Nasıl bir tasavvuf? Şeriata yüzde yüz mutabık gerçek tasavvuf ve tarikat.

Bırakın şu tasavvuf düşmanlarını, dindar Müslümanlara müşrik kâfir münafık diyen beyinsizleri.

Tasavvufta ve tarikatta cihad yokmuş… Asıl iki cihad da tasavvuftadır, tarikattadır.

İmam Şamil’in birkaç tarikattan hilafeti vardı. Zamanın kutbu Halid-i Bağdadî hazretlerinden icazetliydi.

İslam dünyasında salkım saçak İslamcılık fırkası var. Ne yapıyorlar?

Biz İslam devleti kuracağız, Asr-ı Saadet’i geri getireceğiz diyenlerin haline bakınız.

Türkiye’de de bir ara, mangalda kül bırakmayan ateşli mücahidler vardı. Sonra ellerine imkân ve fırsat geçince müteahhit oldular, dün bozuktur, sapıktır, kâfirdir dedikleri düzenin haram rantlarına saldırdılar.

Şeyh Şamillerin, Emir Abdülkadirlerin ayağına hiçbir sahte mücahid su dökemez.

İslam dünyasını kurtaracak, bayrağı yükseklerde dalgalandıracak kimselerin hafifülhaz olması gerekir. Haram rant yiyenden mücahid olmaz, fasık ve facir olur.

Başkanlık maaşının onda dokuzunu fakirler fonuna yatıran, sarayda kalmayıp iki gözlü kulübesinde yatan, lüks makam arabasına binmeyip 1987 model külüstür VW’si ile gezen Mujica’dan bin kat faziletli kimselerle kurtulur İslam dünyası.

Zamanın Selahaddin’i mi? Kimdir o, nerededir şimdi? 

(İkinci Yazı)

Fatih’in Topları İstanbul’a Yönelmiş

Dostlarımdan keşfi açık biri, Fatih Sultan Mehmed Han hazretlerini âlem-i mânada görmüş. Toplarıyla İstanbul surlarını çepeçevre kuşatmış vaziyetteymiş. Aman Hünkârım ne yapıyorsunuz diyen kişiye, şu şehrin haline bakınız demiş.

Mânadaki İstanbul dünün Bizans’ı değil, bugünün günahkâr şehridir.

1453’ten bu yana, İstanbul bugünkü kadar günahkâr olmamıştı.

Şu mübarek şehir fısk, fücur, isyan, tuğyan, fuhşiyyat=azgınlıklar, hayâsızlıklar, arsızlıklar, iffetsizlikler, çirkinlikler, çirkefler şehri haline getirilmiştir.

Belde-i Tayyibeyi bu hale getirenlere yazıklar olsun.

Edebiyata gelince mangalda kül bırakmıyoruz, biz Fatih’in torunlarıyız diye ucuz nutuklar atıyoruz. Biz gerçekten Fatih’in torunları olsaydık İstanbul böyle mi olurdu?

Biz gerçek torunlar olsaydık, Ayasofya müze yapılabilir miydi?

Soruyorum: Cennetmekân Fatih Sultan hazretlerinin ruhaniyeti bizlerden razı mıdır? Durumdan memnun mudur?

Şehir öyle bir hale geldi ki, çocuk parklarında açıkta açıkça karı satılıyor.

Fatih’in, ilim nurları saçan medreseleri şimdi ne halde?

O medreselerde şu anda örümcekler perdedarlık yapıyor, baykuşlar kapısında nöbet tutuyor.

Yaz yaklaşıyor, Sultanahmet Camii yine çıplak turistlerle, çıplak yerlilerle dolacak.

Kendilerini Fatih’in torunları diye tanıtan sözde dindarlar içkili fuhuşlu beş yıldızlı otellerde papaz yahnili iftar ziyafetleri çekecek.

Fatih’in torunları, 1928’den önceki ecdat mezarlarının kitabelerini okuyamayacak kadar cahil.

Bana şu memlekette, Fatih Divanını, orijinal Osmanlıca metninden okuyup şerh edebilecek bir tek, evet bir tek lise talebesi bulabilir misiniz?

Fatih’in torunları, Ayasofya müzesinin gölgesinde hamasî nutuklar atıyor.

Fatih âlem-i mânada toplarının namlularını günahkâr İstanbul’a yöneltmiş bekliyor.

Milli Gazete

ETİKETLER:

Mehmet Şevket Eygi

Mehmet Şevket Eygi

Yazarın Diğer Yazıları