Azgınlıkların Ana Sebebi Ahireti Hesabı Kitabı Cezayı Unutmaktır

Kayıt Tarihi: 01.01.1970 02:00 - Son Güncelleme: 20.05.2024 16:17
YAZI
A
 AZGINLIKLARIN, zulümlerin, çatışmaların, çekişmelerin, tek kelimeyle fitnelerin temel sebeplerinden biri; insanların hep dünyaya yönelmeleri ve öteki dünyayı, hesabı kitabı, Mahkeme-i Kübra’yı, Cennet ve Cehennemi unutmalarıdır.

Âhiret inancı, kötülüklere karşı en büyük engel ve frendir.
Âhirete inanmamak, adalete inanmamak demektir. 
Bu dünyadaki kötülüklerin en büyük kısmını ya âhirete hiç inanmayanlar, yahut da inanır gibi görünen, lakin gerçekte inanmazca davrananlar yapmaktadır.
Âhirete gerçekten inanan kimse yalan söylemez… Ne kendini, ne başkasını aldatır… Zulmün her çeşidinden uzak durur… İsraf etmez… Kibirlenip böbürlenmez, küçük dağları ben yarattım havalarına girmez… İktisadî, ticarî, malî zulüm ve sömürülerin en iğrenci olan faiz ve ribaya bulaşmaz… Rüşvet alıp vermez… Haram, kara, kirli, necis para kazanmaz, servet edinmez… Başkalarının karılarına, kızlarına kötü gözle bakmaz… Ağaçları kesmez, yeşillikleri tahrip etmez… İsrafa, lükse, aşırı tüketime kaçmaz…
Âhirete inanır gibi görünen ama gerçekte inanmayan zalimler yaptıklarının yanlarına kâr kalacağını sanırlar.
Âhirete gerçekten inanmış olsalardı hiç zulmedebilirler miydi?
Maalesef dünya adaleti yeterli olamıyor.
Dünya mahkemeleri zalimlerin, hırsızların, kara servet sahiplerinin, halk düşmanlarının hepsini yakalayıp cezalandıramıyor, pek azını cezalandırıyor.
Lakin, hiçbir zalim yakasını Mahkeme-i Kübra’nın elinden kurtaramayacaktır. 
Her insanın yanında onun sevaplarını ve günahlarını yazmakla vazifeli katipler vardır.
İnsanlar öldükten, dünya hayatı bittikten, Kıyamet koptuktan sonra tekrar diriltilecekler ve hesaba çekileceklerdir.
Dünyada nice katiller cezasız kalıyor… Nice hırsızlar cezasız kalıyor… Nice soyguncular ve eşkıya=mafya cezasız kalıyor… Âhirette hepsi hesaba çekilecektir.
Bırakın adam öldürmeyi, zavallı bir kediye tekme atan, lüzum ve zaruret yok iken bir ağacı kesen, bir kuşun yuvasını bozan bile cezasını görecektir.
Bilerek bir bal arısını öldüren bile hesap verecektir.
Âhirete inanmayanlar, dünyayı çöplük haline getirdiler… Denizleri kirlettiler, ormanları yaktılar… Kadınları ve kızları seks aleti ettiler… Fakirler sürünürken, kendileri Karun gibi zengin oldu… Bu yaptıklarının elbette, zerre kadar şüphe yok ki, hesabını verecek ve cezalarını çekeceklerdir.
Yakın tarihimizde zalimler ve yardakçıları, bütün iyiliklerin, doğruların, güzelliklerin kaynağı olan İslam dinine savaş ilan ettiler ve uzun yıllar boyunca halka kan kusturdular. Onlar hiç cezasız kalabilir mi?
Zalimlerin bir kısmı cezalarını dünyada çekiyor, bir kısmının ise cezası ahirete kalıyor. 
Asıl hesap kitap âhirettedir.
Bu memlekette uzun yıllar boyunca genç nesillere âhiret, ilahî adalet, Kiramen Kâtibîn melekleri, insanların sevap günah defterleri, Mahkeme-i Kübra, hesap kitap, ceza mükafat konusunda yeterli bilgi verilmedi. Bunun sonucu olarak azgınlıklar, her çeşit zulüm ve kötülük ayyuka çıktı.
Ne mutlu âhirete inanan ve ayağını denk alanlara.
Yazıklar olsun o kimselere ki, hem âhiret var derler, hem de fütursuzca zulüm ve soygun yaparlar.
Hesapları temiz ve şeffaf olanlara selam olsun.
Gelirleri ve servetleri helal ve tayyib olanlara ne mutlu.
İsraftan kaçıp kanaat ve tevazu içinde yaşayanlar, hezar ahsente size.

•(İkinci yazı)
En Büyük Güç İlim, İman, Ahlak,
Fazilet, Bilgelik ve Adalettir
SAYIN baylar, sayın bayanlar!.. Bir ülkeyi, bir milleti, bir devleti korumak için ordudan ve silahlardan önce ilim, ahlak, fazilet, bilgelik, birlik, iç barış olması gerekir. 
Faydalı ilim en büyük silahtır… Ahlak ve fazilet en büyük güçtür... Bilgelik=hikmet olmazsa nükleer silahlar bulunsa bile faydasından çok zararı dokunur.
İkinci dünya arefesinde Fransa ile Almanya’nın orduları, silahları eşitti. Hattâ Fransa’nın donanması daha büyük ve güçlüydü. Lakin Almanya Fransa’yı birkaç hafta içinde çökertti. Niçin? Çünkü Almanya, göreceli de olsa ahlaklı, disiplinli bir yapıya sahipti. Fransa ise o devrin Sodom ve Gomoresi’ydi.
Efendiler!.. İşin başı iman, ilim ve ahlaktır. Bunlar zaafa uğramışsa istikbal karanlıktır.
Hitler devrinde Almanya’nın astığı astık kestiği kestik en güçlü adamlarından biri olan Himmler’in maaşı geçimine yetişmediği için maddî sıkıntı çekiyordu. Çalmıyordu, çalamıyordu, rüşvet ve avanta almıyordu, alamıyordu.
Sonunda Nazi Almanyası da battı. Çünkü sapık bir ideolojiyi din gibi benimsemişti.
Sovyetler Birliği, belki de dünyanın en güçlü ordusuna, atom silahlarına, füzelere sahipti ama battı. Çünkü ahlaken çürümüştü.
Müslüman bir ülkede iman ve ahlak zaafa uğrar, halk yabancılaşır ve dejenere olursa çöküş ve yıkılış kaçınılmazdır.
İslam doğruluk=istikamet üzerine kuruludur. Doğruluk giderse yıkım olur.
İslam dini inanç, mal, can, ırz ve namus güvenliğini üzerine kuruludur. Bu güvenlik elden giderse yıkılış önlenemez.
İslam, parayı kesinlikle ana değer olarak kabul etmez. Bir İslam toplumunda para, zenginlik ana değer olursa batışı beklemek gerekir.
İslam rüşveti haram kılmıştır… İslam ribayı=faizi haram kılmıştır… İslam zinayı haram kılmıştır… İslam israfı, lüksü, şatafatı haram kılmıştır… Bir toplumda bunlar haddinden fazla çoğalmışsa o toplum batar. Silahlarıyla, füzeleriyle, müzeyyen meskenleri, şatafatlı binitleriyle, fabrikalarıyla, gökdelenleriyle, hızlı trenleriyle cümbür cemaat batar.
Müslüman bir ülkede bilenler bilmeyenleri uyarmaz, aydınlatmaz ve bilgilendirmezse hepsi birden batar ve asıl sorumluluk bilenler üzerine olur.
İslam hak dindir, hak dünya nizamıdır. İslam’a az veya çok aykırı bütün ideolojiler, sistemler, düzenler batıldır. İslam ahkamına sırt çevrilir, bozuk sistemlerin hükümleri uygulanırsa batış, çöküş, dejenere oluş kaçınılmazdır.
İslam kirli, kara, necis servetleri kabul etmez. Bir İslam ülkesinde böyle pis servet birikimi varsa, o ülke, orada yaşayan halk, oradaki devlet geleceğinden korksun.
Müslüman bir ülkede okullarda doğru inançlar, faydalı bilgiler öğretilmiyor; bilgi ve kültürün yanında ahlak ve karakter terbiyesi verilmiyorsa oradaki toplum çökecektir.
Okullarda güzellik öğretilmiyor, estetik kültürü verilmiyorsa, ülke bir çirkinlikler meşheri olur ve yıkılır.
Herkes iyi bilsin ki, yüksek binaların ve zinanın çoğalması âhir zaman alametleridir.
Evet işin başı faydalı ve doğru ilimdir… Ahlak ve fazilettir… Bilgeliktir… Din, can, mal, ırz ve nesep güvenliğidir… Adalettir… Doğruluktur… İffet ve hayâdır… 
Bunlar yoksa, yahut sarsılmışsa, bunların yıkmak için çalışanlar varsa; o toplum ne kadar zengin olursa olsun, ne kadar lüks ve konforlu bir hayat sürerse sürsün sonunda yıkılmaya mahkumdur.
Evet doğru ilim, doğru inanç, bilgelik, ahlak, fazilet, güvenlik, adalet…
Asıl güç bunlardır, bunlardadır.

ETİKETLER:

Mehmet Şevket Eygi

Mehmet Şevket Eygi

Yazarın Diğer Yazıları