Erdoğan'dan Can Dündar Kararına Sert Tepki
SORU-CEVAP
Can Dündar ve Erdem Gül'ün tahliyesi: Her şeyden önce ben herhangi bir açıklama yapmadım. Bu olayın ifade özgürlüğüyle yakından uzaktan alakası yoktur. Bu bir casusluk davasıdır. Cumhurbaşkanlığı Sözcümüz de gereken açıklamayı yapmıştır. Biz bakar kör olma durumunda değiliz, bazı gerçekleri görmeliyiz. Medyanın sınırsız özgürlüğü olamaz, dünyanın başka yerinde de bu yoktur. Burada ülkenin cumhurbaşkanına, başbakanına her türlü saldırı vardır. Anayasa Mahkemesi bu şekilde bir karar vermiş olabilir. Bu karara sadece sessiz kalırım ama kabul etme durumunda değilim. Verdiği karara da uymuyorum, saygı da duymuyorum. Bu bir beraat kararı değildir, tahliye kararıdır. Mahkeme kararında direnebilirdi, kararında direnmiş olsaydı, Anayasa Mahkemesi'nin kararı boşa çıkacak ya da tahliye edilen kişiler AİHM'e gideceklerdi. Oradan alacakları cevap da bellidir. Bu adımlar doğru değildir. Bizim 13-14 yıllık iktidarlarımız medyanın fikir ve düşünce özgürlüğü bakımından en ideal duruma ulaştığı dönemdir. Bizim dönemimiz cezaevlerinin gazetecilerle doldurulduğu dönem değildir. Bu dönemler bizden önceki dönemlerdir. Bizim iktidarımızda bunlar cezaevlerinden çıkmıştır, bizim yaptığımız yasal düzenlemelerle çıktılar. Yanlış yaptık herhalde. İfade ve düşünce özgürlüğünün sonuna kadar yanındayım. Ama ifade ve düşünce özgürlüğü maskesi altında saldırmaya taraftar değilim. Niye? Bu bir casusluktur. İstihbarat örgütleri herhangi bir savcının müdahale edebileceği bir örgüt değildir. İstihbaratın sınırsız diyebileceğimiz yetkileri vardır. Olmazsa zaten o devlet ayakta duramaz. Bayırbucak Türkmenlerine Milli İstihbarat güçlerimiz yardım gönderiliyor, sen müdahale edeceksin, yatıracaksın yere, düşmanları yakalıyormuş gibi yere yatıracaksın, düşünün o yargı makamı o süreci resmedenleri tahliye edecek. Kusura bakmayın, ben onların kadar yanında olamıyorum. İnandığım doğruların arkasındayım.